Pazartesi, Nisan 29, 2024
spot_img

Faşizmden Kaçıp Yeniden Varo’lan Sanatçı

Barselona’nın, şiddetin, kaçtığı bir iç savaşın, yakında işgal edilecek bir Paris’in, hapishanenin görüntüleri... Remedios Varo hatırlıyor... Görüntüler zihnini dolduruyor...

Latin Amerika gerçeküstücülüğünde ve fantastik sanatta merkezi bir figür ve Meksika’nın 20. yüzyıl ortası sanat sahnesinde sürgündeki olağanüstü bir sanatçı…

Yukarıdaki satırlarda söz ettiğim kişi resimleri beni her zaman içsel dünyalara götüren, masalsı görünümleriyle ve rahatlatıcı etkileriyle büyüleyen İspanyol sürrealist ressam Remedios Varo. Varo’nun yaşamından ve çalışmalarından bahsedeceğim bu yazımda. Aslında yazıya eklemek istediğim öyle çok resmi var ki… Hepsi birbirinden güzel ve anlamlı. Gerçeküstücü ressamların kendilerini ve iç dünyalarını sembollerle, çeşitli imgelerle ifade ettiklerini göz önüne alırsak, Varo’nun resimlerinin bu açıdan çok zengin içeriklere sahip olduğunu söyleyebilirim. Onun düşsel resimleri, felsefe, mühendislik ve mimariden okültizm, psikoloji, maneviyat ve bilime kadar çeşitli kaynakların, simyaya olan ilgisiyle birleşimini temsil eder. Dünya dışı varlıkların yaşadığı samimi, fantastik ve mistik sahneleri psikanalizi de işin içine katarak ortaya koyar. Ayrıca ataerkinin karşısında çeşitli imge ve semboller kullanarak erkek egemen imgesine karşı koymanın bir yolu olarak göndermeler yapar.

Remedios Varo kedisi Zorrillo ile min
Remedios Varo kedisi Zorrillo ile. Arka planda Rahatsız Edici Varlık ve Beklenmedik Ziyaret resimleri

1908 yılında Katalonya Bölgesi, Anglès, İspanya’da bir hidrolik mühendisinin kızı olarak doğan Varo, resimlerinde ustaca sergilediği perspektif, matematik ve ressamlığı babasının yardımlarıyla erken yaşta öğrendi. Böylece minyatür dünyaları, baştan çıkarıcı cazibesine katkıda bulunan olağanüstü bir hassasiyetle işledi. Ayrıca bir yazar ve grafik sanatçısıydı Varo. Resimleri kadar bilinmese de en az onlar kadar ilginç ve dikkate değer heykellere de imza attı sanatçı. Kemiklerden, balık kemiklerinden ve her türlü organik kalıntılardan, tellerden, iplerden vb. yapılmış parçalardan oluşan bir koleksiyon bu.

Homo Rodans min
Homo Rodans, 1959 (Tavuk, Hindi, Tavşan ve Balık Kemikleri ile)

Büyük bir imge bolluğu, şiir ve mizahın kendine özgü bir bileşimi ile karakterize edilen resimleri de var Varo’nun. Bunların arasında Uykusuzluk Hastalığı, Takım Elbiseli Aylak ve Vejetaryen Vampirler öne çıkanlardan bazıları.

Vejeteryan Vampirler min
Vejeteryan Vampirler, 1962

Aslında o ‘takım elbiseli bir aylak’ değil elbet. Varo burada evinden uzakta bir figür sembolize etmiş. Elbisesi aslında üzerinde eşyalarla birlikte evini üzerinde taşımasını sembolize eden bir imge. Bir sevgili ya da anne fotoğrafı, saksıda açmış bir gül, elbiseyi evi bellemiş evsiz bir kedi ve dış dünyaya açılan bir pencere. Aslında bir bakıma sürgündeki Varo’yu resmetmiş diyebiliriz.

Takim Elbiseli Aylak min
Takım Elbiseli Aylak, 1955

Uykusuzluk Hastalığı tablosunun Bayer ilaç şirketi tarafından uyku haplarının reklamını yapmak için kullanılması mantıklı geliyor; Uykusuzluğun nasıl hissedilebileceğinin anlaşılabilmesi için tasarlanmış bir örnek: Odadan odaya dolaşan yorgun göz kapaklarının bir türlü kapanmayan hali, tanımlanamayan bir kaygının varlığı, karanlık, kuru odaların ıssızlığını dolduruyor. Narin gece böcekleri tek bir ışık kaynağına doğru uçuyor, umut verici bir hafiflik ve dönüşüm mesajı sunuyor gibi… Ve gece gölgelerini arıyor!

Uykusuzluk Hastaligi min
Uykusuzluk Hastalığı, 1947

Varo, Madrid’deki Real Academia de Bellas Artes de San Fernando‘da okuyan ilk kadınlardan biriydi. 1932’de reklam tasarımcısı olarak çalıştığı ve gerçeküstücülük sahnesiyle etkileşime girdiği Barselona’ya yerleşti. Orada kendilerini Logicophobist olarak adlandıran, maneviyat ve gerçeküstücülüğün sentezini takip eden Katalan bir grup avangart sanatçıya katıldı. Remedios Varo, ağırlıklı olarak rüya gibi resim ve çizimleriyle tanınmasına rağmen, çok yönlü hassasiyete sahip bir sanatçıydı. Aldığı akademik eğitim ve babasından öğrendikleriyle birlikte, hem düşüncelerinde, hem de işlerinde doğa bilimleri –botanik ve zooloji– açıkça görülür. Bu becerilerini, örneğin Venezuela’da bir entomolojik keşif gezisine katılırken veya ilaç şirketi Bayer’in reklam kampanyalarında çalışırken uygulamaya koymuş sanatçı… Sivrisinekler üzerinde yaptığı mikroskobik çalışmalar aracılığıyla sıtma önleyici bir sağlık kampanyası için bu böceklerin büyük çizimlerini yapan Remedios, Bayer evi için de birçok tanıtım fotoğrafı çekiyor ve bunları Meksika’ya gönderiyor. Bayer için tam 30 tane bilimsel tasarım hazırlıyor Varo. Bunlar onun bilimsel yanının yansımaları ve bilim açısından da çok değerli katkılar kuşkusuz. Bir ressam olarak tanınmasına rağmen Varo, tiyatro prodüksiyonları için kostümler de tasarladı. Terzilerin bir kadının anatomisi ve figürü hakkında hiçbir bilgisi olmadığına inanarak kendi giysilerini bile yaptı.

1937’de Paris’e taşınan sanatçı, İspanya İç Savaşı sırasında (1936-1939) Fransız yazar Benjamin Péret ile tanışıyor ve İspanya’da birlikte bir süre yaşadıktan sonra birlikte Paris’e gidiyorlar. Varo burada sürrealist grubun kurucusu André Breton ve çevresindeki sürrealist sanatçıların arasına katılarak birçok sürrealist toplantı ve sergiye dâhil olur. Gerçeküstücülük, sanat hareketlerinin büyük çoğunluğu gibi, erkekler tarafından yönetiliyordu. Ancak Meksika’ya yerleşen İspanyol ressam Remedios Varo, savaşın acısı ve kadın deneyiminin damgasını vurduğu titiz bir estetikle harekete kendi dokunuşunu vererek öne çıkmayı başarır. Varo La Faim (Açlık) adlı resmini bu dönemde yapar. Açlık (1938), sanatçının ölümüne kadar André Breton’un özel koleksiyonunun bir parçası haline gelen iki resimden biriydi. Açlık resmi bir bakıma, Picasso’nun 1929 ve 1930’da yarattığı, çıkıntılı ve açgözlü dişlere sahip sürrealist figürlerden ilham almış görünüyor. Resim Varo’nun her zamanki organik şekillerinden geometrik soyutlamaya daha yakın formlar geliştirdiği az sayıdaki eserden biri. Remedios’un bu eserinin sanatsal değerinin yanı sıra, tarihi ve belgesel önemi de değerlidir çünkü sürrealizmin kurucusunun koleksiyonunun bir parçasını oluşturmuştur.

Aclik La Faim min
Açlık (La Faim), 1938

Varo, iç savaşın ardından İspanya’ya dönemeyeceğini anlamıştı. İkinci Dünya Savaşı Paris’i tehdit ederken, İspanyol mülteciler de tehdit altına girmişti. 1940’ın başlarında Varo tutuklandı ve alıkonuldu. Remedios, muhtemelen Fransız ordusundan bir asker kaçağı gizlediği için hapse atıldı. Bu acı olay hakkında pek bir şey bilinmiyor çünkü Remedios bundan hiç bahsetmedi. Serbest bırakıldıktan sonra, Nazi işgali karşısında Paris’ten kaçmak zorunda kaldığında 1941’in sonlarına doğru arkadaşlarının yardımıyla Meksika’ya geçişi sağlandı. Meksika’da Varo, en yakın arkadaşı ve işbirliği yaptığı sanatçı Leonora Carrington da dâhil olmak üzere Avrupa Sürrealist çevresinden mültecilerle arkadaşlığını sürdürdü.

Fransa ve İspanya’daki faşizmden kaçan Varo, Meksika’daki ilk dönemlerinde bir zanaatkâr olarak çalışmaya başlayıp kısa süre sonra sürrealist grubun bir parçası olmuştu. Hepsinden önemlisi, güçlü sanatsal üstünlüğü İspanyolların estetik anlayışında belirleyici olan İngiliz ressam Leonora Carrington ile yeniden ilişki kurmasıydı. Varo’nun bu dönemdeki ilk çalışmaları savaşın ve yerinden edilmenin travmasını yansıtıyordu, ancak 1947’de Meksika’da kalmaya karar verdiğinde, pratiği gelişiyordu. Bir görsel sanatçı olarak, 1930’ların Katalan ve Paris Sürrealist hareketlerinin bir parçasını oluşturmuştu; yine de Meksika döneminde sürrealizmin bir tekniği olan otomatizmi terk ederek son derece kontrollü bir şekilde çalışmaya başladı: Önce fikirlerini eskizler ve dakikalarca çizer, bunları resimlerini gerçekleştirmeye yönelik karmaşık bir süreçte detaylandırırdı. 1956’da Mexico City’de ilk büyük kişisel sergisini sunduğu andan itibaren, ülkede resim sanatının en tanınmış isimlerinden biri olmayı başardı. Baba etkisi, teknik resim öğretileriyle damgasını vururken; sembolizm, gerçeküstücülük ve fantezi arasındaki bir sentez, bilinçdışının karmaşıklığına dair Freudyen ve Jungyen teorilerle birlikte, detaylar ve öneriler açısından zengin eserlerinin orijinalliğini besler. Remedios’un çalışmalarında şüphesiz bir şekilde görünür olan Goya, El Greco veya El Bosco gibi ressamların, Edgar Allan Poe veya Jules Verne edebiyatının etkilerini görmezden gelemeyiz. Bununla birlikte, ortaçağ dünyası ile Bosco ve Brueghel’in resminin açık çağrışımlarıyla küçük fantastik dünyalar üzerine yaptığı keşifler çok ünlüdür.

Meksika’nın ve şehrin sakinlerinin sıcak atmosferi, ışıldayan güneş ve solunan özgürlük, ebedi kaçak Remedios’un travmalarına belki de bir merhem olarak hizmet etmiş olmalı; ona sanatını boşaltma ve hazırlık yapma fırsatı verdiği çok açık… Bu yönüyle Meksika yılları onun sanatında olgunluğa eriştiği dönem oldu.

“Düş dünyası ve gerçek dünya aynıdır” der Remedios Varo.

Meksikalı yazar ve şair Octavio Paz, Remedios Varo’nun resminin gizemine nüfuz ederek onu yazdığı bir metinle aydınlatır. Bu metinden öne çıkan bir bölüm şöyle: “Görünümler arketiplerin gölgeleridir: Remedios icat etmez, hatırlar. Ama ne hatırlıyorsun? Bu görüntüler kimseye benzemiyor”. Bu makale, Remedios Varo’nun hatırladığı şeyi düşünmeye adanmış. Bellek, empoze edilen düzene yabancı oldukları için çakışan, kıvrılan ve karmaşıklaşan çizgiler oluşturmak için doğrusal zamanı iptal ediyor… Birbirleriyle özgürce karışıyorlar, köklere, rizomlara, girdaplara benzeyen garip figürler tasarlıyorlar… Remedios Varo hatırlıyor. Görüntüler zihnini dolduruyor, onları iptal edemiyor, ortaya çıkıyorlar, onu istila ediyorlar. Bunlar, yanan bir Barselona’nın, şiddetin, kaçtığı bir iç savaşın, yakında işgal edilecek bir Paris’in, hapishanenin (asla tartışılmayacak) görüntüleri,  herkesin olduğu Marsilya – Breton ile diğerleri ve Benjamin Péret – Kazablanka, gemideki yolculuğun dehşeti ve nihayet Meksika, son hedef. Remedios Varo’nun resimli imgelerinin çoğunun acısının nereden geldiğini anlamak için büyük bir psikanaliste gerek yok. Doğal ölümle intihar arasında şüphelere yol açan son umutsuzluğunu anlamak için çok fazla hayal gücü gerekli değildir, çünkü görüntüler zihni istila ettiğinde ve tüm varsayılan gerçekliğin üstesinden gelmeyi başardığında bellek dayanılmaz olabilir. Muhtemelen hafızanın bu tarafı, Remedios Varo’yu doğrudan sonuna götürdü. Yerinden edilme ve yolculuk, genellikle gerçeküstü yolculuk araçları biçiminde, resminde sık sık dile getirilir.

Taklit min
Taklit, 1960

Taklit tablosunun bana çağrıştırdığı tam anlamıyla olduğu yere kök salma ve iç içe geçiş. Kadının ayaklarının sehpa ayağı gibi görünümü, koltukla adeta bir oluşu, sepetten sarkan, mobilyaya kök salar gibi dolanan ip, mobilyanın sepet ayağıyla bütünleşmesi, birbirine kenetlenmiş objeler sanki ait olduğu yere kök salmayı anlatıyor. Bu da Hatırlayan Varo’nun bir yaratısı besbelli.

Kış Alegorisi

Alegoría del invierno (Kış Alegorisi, 1948) Varo’nun Meksika döneminden sevdiğim bir resmi. Remedios, bilinçaltı ile gerçek arasındaki bağlantıların analizini araştıran Sürrealist teknikleri kullanır. Varo’nun bu teknikleri kullandığı Óscar Domínguez ve Esteban Francés ile birlikte ürettiği 1935’ten kalma bir kadavra seçkisi var. Kurgu, rüya ve önsezi karışımında farklı versiyonlara bölünmüş gerçekliğin yorumlanmasında yeni bir sürrealizm boyutu bulan Varo’nun okült bilimler ve simyaya olan ilgisi bu dönemde yoğunlaşırken, aynı zamanda çok çeşitli disiplinlerdeki bilimsel gelişmeleri inceliyordu: matematik, astronomi, botanik ve biyoloji. Bilgisi, evrende sayısız sembolik yolculuğun yer aldığı sanatsal çalışmalarına süzüldü. Kış Alegorisi aynı zamanda sanatsal üretimindeki bir değişkeni yansıtıyor: canlı varlıkların ve doğanın temsili, aynı zamanda zamanın geçişini de ima ediyor. Varo için zamanın ilerlemesi, kozmosa bir tür düzen, ritim ve uyum dayatıyor.

Kis Alegorisi min
Kış Alegorisi, 1948

Remedios’un Péret ile ilişkisine dönelim… Görünüşe göre Péret, Remedios’u derinden seviyor, çünkü bütün kitapları ona adanmış. Fakat ilişkinin ilerleyen dönemlerinde Varo Venezuela’da bir bilimsel keşif gezisine katılırken, 1947’de Paris’e dönen Péret’den ayrılmayı seçmişti. Gezide olduğu süreçte, kalbi geri dönmek istediği Meksika’daydı.

Varo Péret’ten ayrıldıktan sonra 1953’te, Meksika’ya gelişinden beri tanıdığı Walter Gruen ile evlenir. Gruen, Varo’yu ticari sanattan ayrılmaya ikna etmekle tanınır. Ayrıca sanatçının kendini tamamen resme adayabilmesi için gerekli koşulları sağlayan kişi odur.

Varo ve Psikanaliz

Daha önce bahsettiğim gibi psikanaliz, Varo’nun çalışmalarında büyük bir rol oynadı. Sürrealistlerin çoğu gibi Varo da, bilinçsiz ve kullanılmayan arzuların karmaşıklığına odaklanan Sigmund Freud ve İsviçreli psikiyatrist Carl Jung’un psikanalitik teorilerine çekildi. Varo’nun bir psikanaliste görünüp görünmediği bilinmiyor (eşyalarında psikiyatrik yardım isteyen birkaç gönderilmemiş mektup bulundu), ancak resimlerini psikanaliz alanına açık referanslarla doldurdu. 1956 tarihli Psikanalizin Ofisi’nden Ayrılan Kadın adlı çalışmasında, ana figür Dr.FJA’nın (Freud, Jung ve Avusturyalı psikoterapist Alfred Adler) ofisinden çıkar ve babasının bedensiz kafasını küçük bir kuyuya düşürmeye çalışır gibi görünür. Bu görünüm “psikanaliz ofisinden ayrılırken yapılması gereken doğru” olarak nitelendirilir. Bir yönden bakıldığında, bu Varo’nun kendisini ataerkillikten kurtarması ve özerkliğe yaklaşması olabilir. Remedios Varo’nun eserlerinin çoğunda yer alan kadın figürü, kadınların iç mekânlarını yönetebilme gücünün ve büyülü gücünün sembolüdür. İlk bakışta uzun, dalgalı yeşil bir pelerin giyen ve başının arkasında hilal ay şeklinde olan beyaz saçları ile antropomorfik bir figür var. Söz konusu pelerin iki tür duyguyu yansıtır: 1: kadının hareketi ve sinsi adımları 2: aynı dalgaların arasına gizlenmiş bir yüz daha; Varo, Carl Jung’un ‘’persona’’ kavramında tanımladığı gibi, bu yüzü bilinçdışının formu ve insanın özgünlüğü olarak ortaya koyuyor. Eksantrik beyaz saçları, yüzü genç bir insanı gösterse de kadın figüründe olgunluğun ifşasını veriyor. Kadının uzanmış kolu, kayıtsızlık ve özgürlüğün ifadesiyle kuyuya düşen kafasına dikkat çekiyor. Bu eylem, psikanaliste danışmanın sonucudur veya Remedios Varo’nun kendisinin tanımladığı gibi, “bırakma, psikanalizi terk ederken yapılması gereken şeydir.” Gözlemlenen baş, bir baba figürü ile birliği simgelemektedir ve bu, Freud’un Oidipus kompleksi teorisiyle bağlantılıdır: “Kendisini babanın en sevdiği sevgilisi olarak görmek isteyen küçük kız, mutlaka ondan bir miktar kınama duymak zorunda kalacak”. (Bogzarán, 2008)

Varo, Paris’teyken çok az eser üretti. Bu kısmen, kadın sanatçılara karşı aşağılayıcı tavırlar sergileyen erkek akranlarının cinsiyetçiliğinden kaynaklanıyordu. Ancak Meksika’da, genellikle kadınsı figürü yücelten bir çalışma grubu üretti. Örneğin ‘Çağrı’ da (1961), kadın figürünün vücudu doğaüstü bir parıltıyla içeriden aydınlatılmış.

Cagri min
Çağrı, 1961

Boyun Eğmeyen Bitki

Remedios Varo’nun Boyun Eğmeyen Bitki adlı tablosunda hevesli bir bilim insanı, laboratuvarında bitkileri izliyor, doğanın kalıplarını anlamak istiyor, ancak matematiksel zihnini saçındaki formüller ile bitkilere aktardığının farkında değil, bu da bitkilerin yapraklar yerine denklemler oluşturmasına ve bunları aynalamasına neden oluyor.  Yine de tek bir bitki bu şekilde zorla beslenme ideolojisini reddediyor ve sonuç olarak, bitkinin tek dalı solup onu ilk çiçeklenme durumuna geri döndürüyor. Böyle bir bitkinin hesaplanma ve kontrolüün ötesinde büyüyebilmesi, kibirli bilimciyi şaşırtmaktadır. Doğanın kontrol edilemeyen ve erişilemez yönleri hakkındaki bu fikir, Jung’un “her birimizde mevcut olan doğaüstü doğanın ortak bir psişik alt tabakası” olduğunu iddia ettiği kolektif bilinçsizlikle karşılaştırılabilir. Jung’un ifade ettiği gibi, kolektif bilinçdışı, tüm insanlara özgü evrensel bir niteliktir ve bu, doğaüstü sezgileri kavrama yeteneğini açıklayabilir.

Ve resminin öncelikli konusu bilim olsa da, “boyun eğmeyen bitki” konusunubir başka açıdan, Varo’nun otoriteye ve güce karşı kendi duruşu bağlamında yorumlamak da mümkün olabilir. Bir kadın, sanatçı, sürgün ve yabancı olarak Varo kendini sık sık otoriteyle çelişki içinde buldu ve onların kaprislerine boyun eğmek yerine resmindeki asi çiçek gibi davrandı – kabul edilen normlara meydan okudu ve son derece bağımsız ve yenilikçi bir vizyonla ilerliyordu. Belki de yirminci yüzyılın en olağanüstü ve korkunç olaylarından bazılarına ilk elden tanıklık etmesini sağlayan, ancak yine de bu deneyimden derin bir iyimserlik ve kendi kendini yetkilendirme duygusuyla ortaya çıkan, zorlukların üstesinden gelmeye hazır olan bu yılmaz ruhtu.

Boyun Egmeyen Bitki min
Boyun Eğmeyen Bitki, 1961

Günümüzde Varo’nun üretiklerinin büyük bir kısmı özel koleksiyonlarda yer alıyor ve örneğin Madonna’nın bazı video kliplerinde gözlemlediğimiz gibi çeşitli sanatçılar için bir ilham kaynağı.

Asiklar Diger Asiklar min
Âşıklar (Diğer Âşıklar), 1963

Varo bu tablosuyla “mükemmel evliliği, cennet ve yeryüzünün birliğini” yansıtmaya çalıştı.

Bedtime Story min
Madonna’nın Bedtime Story klibinde Varo’nun Âşıklar resminden esinlendiği sahne

Veda tablosu aslında yine psikanalizin etkisinde olan sevdiğim resimlerden biri. Çİft veda etmiş gibi görünüyor; her ikisi de ‘’aydınlık’’ yönlere doğru gidiyor, ama gölgeleri yani bilinçdışında bastırılanlar ayrılmak istemediklerini gösterircesine kavuşmuş.

Veda min
Veda, 1958

Meksika dışında göreli bir belirsizlik döneminden sonra, Varo’nun yıldızı piyasada yükselir. Frida Kahlo, Varo ve Carrington genellikle Meksika Sürrealist hareketiyle ilişkilendirilen önde gelen kadın sanatçılar olarak kabul edilir.

Remedios Varo, 1963’te 54 yaşında kalp krizinden öldü ve heyecan verici bir kariyere son verdi. Çalıştığı son iki resmi vardı: Still Life Resurrecting (Diriliş Natürmortu) ve Ormanın Müziği adını taşıyacak bir resmin eskizi. Diriliş, sanki onun ölümüne işaret edercesine içinde bir figür barındırmayan tek resmi oldu. İnsan, doğa ve kozmos arasındaki birliği temsil etmek istediği Ormanın Müziği adlı resmini bitiremeden yaşama veda etti.

Dirilis Naturmortu min
Diriliş Natürmortu, 1963
Ormanin Muzigi min
Ormanın Müziği, 1963

Varo, çoğu Meksika’da üretilmiş 500’den fazla eser yaratmıştı. Bir resmindeki sihirbaz gibi Varo da yakın gözlem ve titiz teknikle gizli metafiziksel harikaları ortaya çıkarmayı arzuluyordu. Şair Octavio Paz’ın yazdığı gibi, “sanki elleri yerine gözleriyle resim yapıyormuş gibi, Remedios tuvali temizliyor ve şeffaf yüzeyine berraklıklar yığıyor.”

Yazının sonunu sanatçının çok sevdiğim, beni rahatlatan ve eminim bakınca sizi de rahatlatacak olan iki resmini ekleyerek bitiriyorum. Kozmik Enerji ve Güneş Müziği.

Kozmik Enerji min
Kozmik Enerji, 1963
Gunes Muzigi min
Güneş Müziği, 1955

Kaynaklar:

Remedios Varo – La Faim (El hambre) (museoreinasofia.es)

Remedios Varo recuerda Malba

Surrealist Spotlight: Remedios Varo | Broad Strokes Blog | NMWA

Remedios Varo | La mejor web de arte en 2021 (gallerybarcelona.com)

Who Is Remedios Varo, and Why Is She Important? – ARTnews.com

Remedios Varo Artworks & Famous Paintings | TheArtStory

Remedios Varo | Biografía (remedios-varo.com)

Remedios Varo: Historia de una pintora que transformó el surrealismo (mymodernmet.com)

Remedios Varo | MoMA

Mujer saliendo del psicoanalista | La Cámara del Arte (lacamaradelarte.com)

Remedios Varo | Sotheby’s

1 Yorum

Bir Cevap Yazın

376TakipçilerTakip Et
2,925TakipçilerTakip Et
spot_img
[td_block_10 custom_title="YAZARIN DİĞER YAZILARI" limit="6" autors_id="36" sort="popular" block_template_id="td_block_template_6"]