Cumartesi, Aralık 14, 2024
spot_img

Covid-19: Farzımuhal Lebalep!

Solunum yoluyla bulaşan ve fatalite hızı yüksek bir hastalığı en kısa zamanda, en kolay ve en ucuz olarak bir ülkeye nasıl yayarsınız?

Bu yazı “satirik[i] kurgu” türünde yazılmış olup, verilen tarihi örnekler ve iddialar bu gözle okunmalıdır.

Farzımuhal: Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir şeyi olacakmış, gerçekleşecekmiş gibi düşünerek, sayarak. (TDK)

Farzımuhal, bir proje yarışması ilan edilmiş; konusu da “solunum yoluyla bulaşan ve fatalite hızı[ii] yüksek bir hastalığı en kısa zamanda, en kolay ve en ucuz olarak bir ülkeye nasıl yayarsınız?” olsun. Tabii ki böyle bir şeyi kimse istemez, maksat beyin jimnastiği! Kolay gibi görünüyor ama kazın ayağı öyle değil, bir defa proje maliyeti düşük olacak, organizasyon basit ve hastalığın yayılması hızlı olacak; sahiden de içinden çıkılması kolay olmayan bir proje. Nedir, kafayı taktık bir defa, zor mor çalışıp yazacağız, buyurun başlıyoruz.

Önce tarihten, geçmişteki deneyimlerden yararlanmak üzere literatür çalışması yapıyoruz; insanoğlu bulaşıcı hastalıkları yaymak için bakalım hangi yöntemleri kullanmış.

Karşımıza ilk olarak 13. yüzyılda papalık yapmış IX. Gregorius[iii] çıkıyor, projesi çılgın ve zalimce. Papa olduktan sonra yayımladığı bir bildiriyle şeytanla kediler arasında ilişki olduğunu ilan etmiş. “Emir” büyük yerden gelince “kedi avı” başlamış; Katolik Avrupa’da soylarını kurutacak kadar çok kediyi katletmiş fanatik Hristiyanlar. Sonrası malum, kediler olmayınca fareler hızla üremiş, doğal olarak veba hastalığının taşıyıcısı olan pireler de ortalıkta cirit atmaya başlamışlar. 1347-1351 yılları arasında veba hastalığı Avrupa nüfusunun üçte birini öldürmüş. Papa IX. Gregorius’un projesi oldukça etkili, maliyeti de düşük ama projenin süresi çok uzun ve solunum yoluyla bulaşan hastalıklarda etkisiz; işimize yaramaz görünüyor.

İkinci örnek projenin sahibi 14. yüzyılda Moğollar olmuş. 1345 yılında Kırım’da Ceneviz kolonisini kuşatan Moğol ordusunun komutanı, vebadan ölen kendi askerlerini mancınıklarla şehre fırlatma emri vermiş. Ceneviz kolonisinden Kefe’ye gelen vebanın, 12 Ceneviz ticaret gemisiyle Sicilya’nın Messina limanına, oradan da tüm Avrupa’ya yayıldığı sanılıyormuş. Moğolların projesi oldukça “yaratıcı” ama kolay değil. Bu devirde mancınık bulmak oldukça müşkül olsa gerek.

Üçüncü projenin sahibi İngiliz generali Jeffrey Armhersf; 1763 yılında Kuzey Amerika’da uygulanan projeye uygun olarak çiçek hastaları tarafından kullanılan battaniyeler Delaware ve Shawnee Kızılderililerine dağıtılmış. Daha önce çiçek hastalığı ile karşılaşmamış kızılderililer arasında hastalık hızla yayılmış. Sonuçta bu iki Kızılderili kabilesinde yaşayanların neredeyse tümü ölmüş.  General Jeffrey Armhersf’in projesi kuşkusuz çok etkili ama iki sorunu var: Birincisi battaniye maliyeti çok yüksek, ikinci olarak ise solunum yolu ile bulaşan bir hastalıkta etkisiz kalacak olması nedeniyle bu proje de işimize yaramayacak.

İş başa düştü; tarihten bulduğumuz örnekler fikir vermesi açısından oldukça aydınlatıcı ama bize doğrudan faydası yok. Nedir; oldukça etkili olabileceğini düşündüğüm bir proje geliştirdim. Maliyet düşük, hastalığın yayılması derseniz süper hızlı, üstelik uygulanması da çok basit.

İlk önce hastalığın bütün ülke sathına hızla yayılmasını sağlayacak taşıyıcıların temin edilmesi gerekiyor. Bu amaçla her vilayetten nüfusları oranında delegeler seçilecek; bulunan delegeler gönüllü olmalı, 20-65 yaş arasında, sosyal hareketliliği fazla kişiler seçilmeli. Nerde düğün, cenaze, açılış varsa koştur koştur giden tipler projenin başarısını arttıracaktır. Ama en önemlisi projede görevlendirilecek taşıyıcılar bireysel çıkarlarını akıldan üstün tutmalıdırlar.

Delegelerin seçimi tamamlandığı zaman projenin ikinci aşamasına geçilmelidir. Yani ülkenin başkenti veya en büyük şehirlerden birinde tüm delegelerin toplanacağı bir etkinlik düzenlenmelidir. Amacımız solunum yoluyla bulaşan bir hastalığı tüm ülke sathına hızla yaymak olduğuna göre olabildiğince büyük bir kapalı alan tercih edilmelidir. Ve düğmeye basılır. Her vilayetten seçilen delegeler taşıyıcılık görevlerini yerine getirmek üzere otobüslerle başkente doğru yola çıkarlar. Yol boyunca yüksek sesle şarkı, türkü söylemek ve slogan atmak teşvik edilmelidir. Başkente ulaşan binlerce delege kapalı salona alınır. Etkinliğin olabildiğince uzun olması önemlidir. Çünkü solunum yolu ile bulaşan hastalıklarda ortamdaki virüs yükü süreye bağlı olarak artar ve çift maske bile kullanılsa bulaşmaya engel olmaz. Katılımcıların salonda yüksek sesle konuşmaları, slogan atmaları çok önemlidir. Çünkü bu eylem ağız ve burundan yayılan, içi virüs dolu çok küçük damlacıkların havaya yayılmasını arttırır. Ayrıca delege seçilemese de etkinliği izlemek isteyenlerin de salon dışında toplanmalarının faydalı olduğu unutulmamalı, onlar için bedava ekmek arası tavuk döner veya küçük çay paketleri dağıtılması ihmal edilmemelidir. Amacımız etkinliğin lebalep dolu salonda ve dışarıda bekleyenler yoluyla yurdun en ücra köşesine kadar yayılması olmalıdır.

Nedir, tamamen hayal. Ola ki projeyi hazırladınız, nasıl izin alacaksınız? Diyelim konu Bakanlar Kurulu gündemine geldi! O ülkenin Sağlık Bakanı masaya yumruğunu vurup “Benim hekimlik andım insanların lebalep dolduğu bir salon etkinliğine ve böyle bir projenin uygulanmasına göz yumamaz, istifa ediyorum” diye haykırır, kapıyı sertçe vurup odadan çıkar giderdi. Üstüne de dışarıda bekleyen gazetecilere zehir zemberek bir basın açıklaması yapardı. Doğal olarak böyle bir projeyi değil uygulamak, gündeme bile getirmek olanaksız!

Dedik ya; farzımuhal!

 

[i] Satirik: Yergi ile ilgili, yergi niteliğinde olan. Edebiyatta iğneleyici, alaycı, hiciv içeren yazım türünü tanımlamakta kullanılmıştır.

[ii] Fatalite hızı: Hastalığa yakalananlardaki ölüm oranı. 

[iii] IX. Gregorius: 19 Mart 1227- 22 Ağustos 1241tarihleri arasında papalık yapmıştır.

 

Bir Cevap Yazın