Dünyamızı gelecek on yıllarda hızlı bir yıkıma götürmesi muhtemel iki önemli felaket senaryosu öngörülüyor. Birincisi kutup buzullarının erimesi, ikincisi ise Amazon ormanlarının tahrip edilmesi. Buzullar ve Amazonlar birlikte Dünya ekosisteminin sigortası gibiler. Onlar yoksa yokuz! Bugünkü yazım kutup buzullarını kapsamıyor; rotamız Amazon ormanları…
Amazon ormanları Güney Amerika’da 5,5 milyon kilometre karelik bir alana yayılmış durumda. Yani Türkiye yüzölçümünün takribi olarak 7-8 katı. Ormanlar Güney Amerika’da 9 ülke sınırları arasında yayılsa da %60’lık bölümü Brezilya sınırları içinde kalıyor. Bu nedenlerle Brezilya’nın siyasi duruşu, Amazon ormanlarının, dolayısı ile dünyamızın kaderini belirliyor.
Brezilya’da 30 Ekim 2022 tarihinde yapılan seçimleri radikal sağcı, mevcut Devlet Başkanı Jair Bolsonaro küçük bir oy farkıyla kaybederek görevini 10 partiden oluşan muhalefetin başındaki solcu/sosyalist Luiz Inacio Lula da Silva’ya devretmek zorunda kaldı. Eski bir sendika lideri ve Brezilya’nın 2003-2010 yıllarındaki başkanı olan 77 yaşındaki Lula, 1 Ocak 2023 tarihinde yemin ederek üçüncü kez başkanlık koltuğuna oturdu.
Yeni Başkan Lula, yemin töreninde yaptığı konuşmada, eski Başkan Bolsonaro’nun “yıkıcı” siyasi duruşuyla görev süresince Brezilya toplumunda derin bir bölünmeye yol açtığını, halkla birlikte “ülkeyi yeniden inşa edeceğini” söyledi. Lula, Bolsonaro’nun sağlık ve eğitim sistemlerini olduğu kadar bilim ve kültürü de zayıflattığını, çevre korumasını “yok ettiğini” açıkladı. Lula, Bolsonaro yönetimini, büyük çoğunluğu yoksullardan ve yerlilerden oluşan 680 bini aşkın Brezilyalıyı ölümüne yol açan COVID-19 salgınına karşı önlem almayarak “soykırım” gerçekleştirmekle suçladı. Başkan Lula, Bolsonaro’nun teşvik ettiği Amazon yağmur ormanlarını yok eden uygulamaları durdurma sözü verdi. Brezilya’nın kalkınmak için ormanları yok etmeye ihtiyacı olmadığını iddia etti. “Tüm suçların en kötüsü” olan açlıkla ve her türlü eşitsizlikle savaşacağını dile getiren Başkan Lula, “Artık kimse ikinci sınıf vatandaş olmayacak” diye haykırdı.
Başkan Lula’nın yemin töreninde geleneksel devir teslim töreni yapılamadı. Törende eski Başkan’ın Lula’ya Başkanlık kuşağını takması gerekiyordu. Ama eski Başkan Jair Bolsonaro törenden iki gün önce ABD’ne kaçtı. Dünya kamuoyundaki hâkim görüş, Bolsonaro hakkındaki suçlamalar nedeniyle tutuklanmaktan korktuğu ve/veya fanatik taraftarlarını daha uygun koşullarda yönlendirmek için Florida’ya kaçmış olduğu yönündeydi.
Yeni Başkan Lula da Silva, geleneksel devir teslim töreni yapamasa da çok güçlü, sembolik anlamlarla yüklü bir törenle göreve başladı. Lula’ya başkanlık kuşağını siyahi atık toplayıcısı Aline Sousa taktı.
Törenin belki en çarpıcı yanı yerli Kayapó kabilesi Şefi Raoni Metuktire’nin Lula’nın yanında bulunması ve saraya çıkan rampayı birlikte yürümesiydi. Raoni Metuktire kim mi? Hayatını Amazon’u savunmaya adamış, Amazon halklarının korunması için verilen mücadelenin ana temsilcilerinden biri, 90 yaşında!
Lula da Silva’nın yemin töreninden sonra imzaladığı ilk kararnamelerin sol/sosyalist dünya görüşüne uygun olduğunu görüyoruz. Bolsonaro döneminde kolayca silah sahibi olmayı sağlayan uygulamayı önleyen kararname ile bireysel silahlanmayı sınırlandırma konusundaki sözünün arkasında olduğunu gösterdi. Amazon bölgesinde faaliyet gösteren çevre kurumlarının çalışmalarını destekleyen birkaç kararnameyi de imzaladı.
Daha önce belirttiğim gibi Lula da Silva sosyalist dünya görüşünden ve sendikal örgütlenme geleneğinden geliyor. Nedir, seçimi kazandığı ittifak içinde 10 ayrı siyasi bileşen bulunuyor. Bolsonaro’nun faşist rejimini iktidardan düşürmek isteyenler arasında sosyalistler olduğu gibi merkez sağ siyasi örgütlenmeler de bulunuyor. Bu nedenle seçim kampanyası sırasında verdiği sözlerin ne kadarını gerçekleştirebileceğini öngörmek kolay değil. Da Silva, yoksullar için yapılan harcamaları artırmak ve Amazon yağmur ormanlarında yasa dışı kesimleri ortadan kaldırmak için cesur adımlar atma sözü vermiş bulunuyor. Sosyal yardım, eğitim ve sağlığa dönük kamu yatırımlarının arttıracaklarını, istihdam, yoksulluk, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engellerin kaldıracaklarını, kadınlara siyasi karar organlarında daha fazla yer vereceklerini, Amazon yerlilerinin sorunları için ayrı bir bakanlık kuracaklarını, yağmur ormanlarının tahrip olmasını engelleyeceklerini vaat eden Silva, iktidarı döneminde ip üzerinde yürümek zorunda kalacaktır! Neden?
Öncelikle, Silva bu hedeflere ulaşmaya çalışırken, muhafazakâr milletvekillerinin ve bakanların güçlü muhalefetiyle karşı karşıya kalacaktır. Önümüzdeki dönemde Silva’nın açmazını en iyi tanımlayan benzetme şu olabilir:
Bir eliyle yoksulların başlarını okşarken Amazon için mücadele eden çevre örgütleri ile flört edecek, diğer eliyle büyük sanayi işverenleri ile el sıkışacak…
Lula da Silva’nın, seçimlerde ittifak yaptığı, parlamentoda çok sayıda sandalye kazanan muhafazakâr partilerle uzlaşması gerekiyor, dolayısı ile mutlaka iş dünyasının desteğine ihtiyacı var. Seçim kampanyası boyunca “önce Bolsonaro’yu yen ve sonra ileriye bak” şeklinde dile getirilen formülün Amazon ormanları ve yoksullar için ne tür yararlar sağlayacağını analiz eden siyaset bilimciler karamsar olduklarını gizleyemiyor.
Silva, yeni bakanların atamasını yaparak kabineyi oluşturdu. Atadığı Başkan Yardımcısı Geraldo Alckmin, merkez sağ Sosyal Demokrat Parti’nin (Partido da Social Democracia Brasileira) lideri; küresel sermaye yanlısı bir politikacı olarak tanımlanıyor.
Buna karşılık siyaset bilimi profesörü sosyalist Fernando Haddad, yeni Maliye Bakanı olarak atandı. Haddad’ın atanması büyük sermaye çevrelerinde öfke, endişe ve tepkilere sebep olmuş bulunuyor.
Brezilya yerli halklarını umutlandıran diğer gelişme ise Sonia Guajajara’nın Yerli Halkları Bakanı olarak atanması. Sonia Guajajara renkli görüntülerle göreve başladı.
Brezilya Irk Eşitliği Bakanlığı görevine Anielle Franco’nun atanması, Bolsonaro döneminde toplumdaki farklılıkların ve eşitsizliklerin alabildiğine bilendiği, nefret dilinin şiddeti tırmandırdığı ülkede iç ısıtan bir hamle olarak görünüyor.
Lula da Silva Brezilya’ya sosyalizm vaat etmiyor; görünen o ki en iyi olasılıkla yoksulların ve işçilerin durumunun iyileştirilmesi ve Amazon’daki tahribatın azaltılması önemli bir başarı olarak kabul edilecektir. Öte yandan Güney Amerika’nın yedi ülkesinin sol hükümetlerle yönetilmeye başlanmasıyla, ABD’nin buradaki sol rejimleri tecrit etmeye çalışan geleneksel stratejisinin sıkıntıya gireceği ve ABD karşıtı faaliyet ekseni olan Çin, Rusya ve İran’ın bölgedeki askeri, diplomatik ve ekonomik etkilerini arttırması öngörülüyor. Özellikle Çin’in önümüzdeki dönemde Brezilya’nın en büyük ticaret ortağı olması şaşırtıcı olmayacaktır.
Lula da Silva’nın yemin etmesinden bir hafta sonra, ABD’ne kaçan eski Başkan Bolsonaro taraftarı birkaç bin kişi ayaklanarak darbe girişiminde bulundu. Girişim sırasında Planalto Sarayı’nı işgal eden göstericiler maddi hasara sebep oldular. Darbe kısa sürede bastırıldı. Görünen odur ki “Bolsonarist” olarak tanımlanan taraftarlar kitlesel bir ayaklanmayı sağlayacak toplum desteğine sahip değiller.
Brezilya’da bulunan Amazon ormanları Dünya gezegeninin en büyük yeşil alan rezervi ve küresel ekosistemin cankurtaran filikasıdır. Brezilya’daki Lula yönetimi Amazon ormanlarının yıkımını yavaşlatabilir, nedir, Dünya ekosistemini koruyabilecek noktanın çok uzağındayız. Çünkü Amazon ormanlarında paranın cazibesi çok güçlüdür, her yerden daha güçlü. Amazon ormanlarının doğal yaşamını yalayıp yutan hayvancılık, madencilik, kereste ticareti gibi endüstriyel faaliyetlerin şemsiyesi altında uyuşturucu üretimi/kaçakçılığı, kaçak avcılık/balıkçılık vb. “yasadışı” faaliyetlerin oluşturduğu girift bir ağ kurulmuştur. Uyuşturucu kaçakçıları, ağaç, altın ve jaguar dişi satıcıları, yerel politikacıları satın alarak yılda 100 milyar dolara kadar dönen bir suç piyasası kurmuş bulunuyorlar. Endüstriyel işletmelerin ve toprakların sahibi olan yönetici sınıf, umutsuzluk ve yoksulluk içinde yaşayan, çaresizliğin boğuntusunda, her türlü kirli işi, hırsızlık, kadın ve uyuşturucu satıcılığı yapmaya, cinayet işlemeye hazır bir ordu yaratmıştır. Yukarıda alabildiğine özetleyerek anlattığım yeni siyasi yönetim, Amazon ormanlarını koruyabilecek iktidara sahip değildir. Yağmur ormanlarını koruyabilmek için bu bölgeye tırnaklarını geçirmiş tüm endüstriyel, tarımsal, sanayi işletmelerinin faaliyetleri ivedilikle durdurulmalıdır. Bu denli radikal bir atılım, Lula da Silva’nın programında olmadığı gibi, Brezilya’nın tüm “bu maddi zenginlikten” vazgeçmesi olası değildir. Bu nedenle tek bir çözüm yolu bulunuyor: Tüm Dünya ülkeleri ve halkları, Brezilya’nın sahip olduğu Amazon’un ekonomik zenginliğinden vazgeçmesi için devasa bir küresel fon oluşturmayı hedeflemeli; bu fon, Brezilya’nın ve Amazon ormanlarının yerleştiği alandaki diğer Güney Amerika ülkelerini desteklemek için kullanılmalıdır.
Amazon ormanlarının korunması için hükümetler üstü bir örgüte, küresel sermayeyi değil dünyanın geleceğini önceleyen, yaptırım gücüne sahip, uluslararası bir oluşumun harekete geçmesi gerektiği kanısındayım; er ya da geç böyle bir girişim yapılacak. Bilinmelidir ki yarın çok geç olacak!
KAYNAKLAR
https://taz.de/Brasilien-nach-Bolsonaro/!5903636/
https://www.sueddeutsche.de/wirtschaft/lula-da-silva-suedamerika-rohstoffe-hunger-armut-1.5724941
https://yeniyasamgazetesi3.com/bilge-reis-diyor-ki-dunyanin-ruhu-var-raoni-metuktire/