Pazar, Nisan 28, 2024
spot_img

Derin Yokluk ve Çaresizlik İçin Dayanışma Zamanı

Birleşmiş Milletler’in (BM) hazırladığı rapora göre; iklim krizi nedeniyle 120 milyon kişi daha yoksullaşacak bununla beraber, çok daha fazla kişi yaşama, beslenme, barınma ve su gibi temel insan haklarından mahrum kalacak. Rapora göre 250 bin kişinin de hastalıklardan dolayı da hayatını kaybedeceği belirtiliyor. Dünya Bankası’nın son verilerine göre ise, çatışma, iklim değişikliği ve Covid-19, en düşük gelire sahip olanların yaşam standartlarını yükseltmede yirmi yıllık ilerlemenin önüne geçerek, 2022 sonuna kadar 176 milyon kişiyi aşırı yoksulluğa itebilir. Dünya Bankası günde 1,90 doların altında derin yoksulluk yaşayan dünya nüfusunun oranının 2020’de yüzde 9,1’den yüzde 9,4’e çıkmasının beklendiğini ve bu artışın hâlihazırda yüksek yoksulluk oranlarına sahip ülkelerde yoğunlaştığını belirtiyor aynı zamanda Türkiye’de yoksulluğun yüzde 1.2 oranında artacağını belirtiyor.

Derin Yoksulluk yaşayanlar yaşam koşullarına asgari düzeyde uygun şekilde devam edebilmeleri için gerekli olan temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekiyorlar. Pandemi dönemi ile birlikte günlük ve güvencesiz çalışan çiçekçi, kâğıt toplayıcı, müzisyen, lokanta çalışanı, otel çalışanı, güvenlik işçisi, inşaat işçisi gibi pek çok insan işini yapamaz hale geldi, ücretsiz izine çıkarıldı, işyeri kapandı veya işten çıkarıldı. Zaten yoksul olan bu aileler şimdi gıdaya erişim ve evsizlik riski ile karşı karşıya. Tam da bu nedenle 18 Mart’ta Derin Yoksulluk Ağı’nı kurarak bugüne kadar yaklaşık 2500 aileye destekçiler aracılığı ile gıda gönderdik.

Derin Yoksulluk Ağı olarak İstanbul’un 12 ilçesinde destek verdiğimiz 103 aileyi ziyaret ederek yaptığımız saha araştırması da pandemi döneminde gelir kaynaklarını kaybetme noktasına gelen ailelerin ‘açlık’ ile karşı karşıya olduğunu ortaya koydu. Temel gıda ve hijyen maddelerine erişemeyen aileler özellikle çocuk ve bebek beslenmesi, hasta bakımı, minimum temizlik ihtiyaçlarının giderilmesinde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Saha görüşmeleri Temmuz-Eylül 2020 arasında İstanbul Ataşehir, Beyoğlu, Çekmeköy, Fatih, Şişli ve Ümraniye odakta olmak üzere Avcılar, Esenyurt, Üsküdar, Sancaktepe, Sultangazi ve Sultanbeyli ilçelerinde yapıldı.

Derinlemesine görüşmelerde bölgedeki ailelerin demografik bilgileri, pandemi öncesi ve sırasında eğitim, sağlık, sosyal yaşam, çalışma hayatı, güvenlik, beslenme ve bakım gibi temel haklara ne derece erişebildikleri; bu alanlarda yaşadıkları güçlükler ve onların gözünden çözüm önerileri araştırıldı. Düzenli geliri bulunmayanların yüzde 64’ü günlük işlerde çalışırken yüzde 12’sinin hiçbir geliri bulunmuyor. Aylık gelir ortalaması 800 TL’yi geçmiyor; kâğıt, hurda, naylon toplayıcılar derin yoksullukta ön sırada. Günlük ve güvensiz işlerde çalışan nüfusun yüzde 42’sini kâğıt, hurda, naylon toplayıcılar oluştururken, bunları yüzde 15’le tekstil işçileri, yüzde 8’le temizlik işçileri, yüzde 7 ile seyyar satıcılar ve çiçekçiler ve yüzde 3’le de müzisyenler takip ediyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları gibi alanlarda bir güvencesi olmayan bu çalışanların yüzde 98’inin herhangi bir meslek örgütüne üyeliği de bulunmuyor. Araştırmada görüştüğümüz bir gündelikçi kadın şöyle diyor:

Gözümden dolayı çalışamıyorum. Halk dilinde tavukkarası. Merdiven temizliğine gittim, yuvarlandım düştüm.” (Aylan, Şişli)

Araştırmada ortaya çıkan en çarpıcı durumlardan biri de pandemi sonrası çocukların çalışmaya başlaması. Hanelerin yüzde 6’sında yalnızca ‘Çocuklar’ çalışıyor; yüzde 7’sinde ise hiç kimse çalışabilecek durumda değil.

Yetişkinlerle birlikte çalışmak zorunda olan çocukları da katınca çocuk işçilik oranı yüzde 13’lere kadar çıkıyor. Çalışan çocuklar doğal olarak okula ya da online eğitime de devam edemiyor. Online eğitime devam edebilmeleri için de zaten evde bilgisayar, tablet, akıllı telefon ve internet yok. Kiralarını ödeyemiyorlar evsizlik riski her geçen gün büyüyor, yüzde 38’i kirayı ödeyemediği için evsiz kalma riskiyle karşı karşıya.

En azından kira sorunu olmasaydı çok iyi olurdu. Yemek bulamasan da idare edersin ama kirayı ödeyemeyince sokakta mı yatacaksın?” (Nurdan, Sultangazi)

Heinrich Boll desteği ile yapılan Pandemi Döneminde Derin Yoksulluk ve Haklara Erişim Araştırması önümüzdeki dönem ailelerin açlık ve evsizlikle karşı karşıya geldiğinin en önemli göstergesi. Gıdaya erişim en büyük problemlerden biri 100 kişinin 14’ü gıdaya hiç erişemiyor, yüzde 49’u belirli besin gruplarına ulaşamıyor ve yüzde 53’ü daha fazla öğün atlıyor. Yüzde 74’ü bebeklerine bez ve mama alamıyor; Çöpten gıda toplayanların oranı ise inanılmaz biçimde artıyor.  Özellikle günlük işlerde çalışan, pandemi öncesinde de derin yoksulluk koşulları altında yaşayan ve gıdaya erişmekte zorlanan hanelerin ellerindeki işleri de kaybetmeleri sonucu gıdaya ulaşamamaya başladıkları görülüyor. Pandemiyle birlikte gıdaya ulaşmakta daha çok zorlanan aileler gıdaya ulaşabilmek için çöpten toplamak zorunda kaldıklarından bahsederken bir yandan çöpten topladıklarını tüketmenin pandemi yönünden korku yarattığını da anlatıyorlar.

“Hastalıkla çok zor oldu. Çok aç yattık.” (Çandar, Çekmeköy)

Hijyen konusunda kadınların durumu da vahim bir tablo çiziyor. Pandemi döneminde destekler olmadan yalnızca 10 kadının 2’si hijyenik pet ihtiyacını karşılayabilir durumda.

Sonuç olarak, ailelerin bu “afet” durumu ile ilgili kamu ve yerel yönetimlerden acil olarak bekledikleri önerilerde ilk üç sırada, ‘Temel beslenme ihtiyaçlarının giderilmesi’ birinci; ‘İşini kaybeden kişiler için sosyal desteklerin oluşturulması’ ikinci; ‘fatura ödemelerinde indirime gidilmesi’ ise üçüncü öncelik olarak ortaya çıkıyor. Şimdi çok geç olmadan hemen kamunun ve yerel yönetimlerin harekete geçmesi gerekiyor yoksa binlerce aile iyice yoksullaşacak ve çocuklarına yine devredilen miras yoksulluk olacak.

Bir Cevap Yazın

SON YAZILAR