Perşembe, Nisan 25, 2024
spot_img

İran Yazı Dizisi: İran Şiiri (Firdevsi)

İran’ın kültürel mirasını yaşatan 60 bin beyitlik Şehname’siyle tanınan Firdevsi’den İran’ı anlamak için…

İran yazı dizisi 5. Bölüm.

Derler ki İran hükümdarı Nadir Şah bir mecliste kendisinin yazdığı bir şiir okudu. Huzurunda bulunanlardan şair Mirza Mehdi’ye sordu:                                              

-Nasıl buldun şiirimi.                                                  

-Zayıf bir şiir!                                                                                                           

Hiddetlendi Nadir Şah:                                                                                                   

-Atın şunu ahıra, gübre çeksin.                                    

Aradan bir süre zaman geçti. Nadir Şah bir şiir daha yazmış ve yanındakilere okumuştu. Yeniden şair Mirza Mehdi’ye soracaktı ki şairin sessizce kapıya yöneldiğini gördü. Sordu Nadir Şah:                                                                              

-Nereye gidiyorsun?                                        

-Ahıra, gübre çekmeye. 

İran toprakları için “dünyanın en zengin kültürel geçmişine/mirasına sahiptir” demek büyük bir hata olmayacağı kanısındayım. Özellikle M.S 3. yüzyılda kurulup gelişen Sasani İmparatorluğundan itibaren İran toprakları, dünya kültürlerinin harmanlandığı bir kavşak noktası haline gelmiştir. İran toprakları, Sasaniler devrinde İpek Yolu üzerindeki ticaretin bir sonucu olarak Çin, Mısır, Mezopotamya, Hindistan ve Roma medeniyetlerinin birbirlerine dokundukları, dillerini öğrendikleri muazzam bir kültürel havuza dönüşmüştür.

İran, M.S 630 yılından itibaren Arap yarımadasından gelen akınlara maruz kalmış ve 637 yılında Sasani İmparatorluğu El Kadisiye savaşında Araplara yenilmiş ve 651’de yıkılmıştır. İran bu tarihten itibaren önce Emevilerin daha sonra Abbasilerin yönetimine girmiştir. Sebepleri muhtelif, ayrıntılar ise bu yazının hacmi için çok fazla; nedir, “İslami Fetih” hamlesi İran’ın “kılıç zoruyla” zapturapt altına alınmasını mümkün kılmış ama Araplaşmasını sağlamamıştır.

Özellikle dilin kendisi, Farsça, Arapça karşısında direnmiş, İran kültürünün kadim değerlerinin günümüze kadar ayakta kalmasını sağlamıştır. Farsçanın ve İran kültürünün Arap ve İslam medeniyetine direnişinin zirvesinde ise bir şair oturmaktadır: Firdevsi.

Doğum ve ölüm tarihleri kesin değildir. Kabaca 940-1020 tarihleri arasında yaşadığı ve asıl adının Ebü’l-Kāsım olduğu biliniyor. Firdevsi’nin çocukluk ve gençlik yıllarına ait bilgimiz çok sınırlı ama ailesi tarafından özellikle dil öğrenmesine büyük özen gösterildiği anlaşılıyor. O dönemde bile çok az kişi tarafından bilinen ve Farsçanın atası denilebilecek Pehlevi dilini öğrenmiş, şiir yazabilecek kadar da Arapça bilmektedir. Öğrendiği Pehlevice ona hem İran tarihine hem de edebiyatına ait eski metinlere ulaşma ve okuma olanağı sağlamıştır.

Firdevsi’yi şöhretin zirvesine taşıyan Şehname adlı eseri 40 yaşında yazmaya başladığı sanılıyor. Şehname, ilk insandan başlayarak son Sasani hükümdarı III. Yezdicerd’e kadar olan bir tarih dilimini anlatır. Tamamı 60.000 beyitten oluşmaktadır.

Firdevsi’nin Şehname eserini yazmaya başladığı dönemde yerel yöneticilerden destek aldığı biliniyor. Rivayete göre yaşadığı Tus kentinin yöneticisi Ebu Mansur Firdevsi’nin çalışmalarından haberdar olmuş ve şairi çağırtarak onu teşvik etmiştir:

-Benden ne dilersen dile. Bu kitabı yazman için elimden geleni yapmaya hazırım. Seni başkalarına muhtaç etmemek için yapabileceğim hiçbir şeyi esirgemem.

Anlaşıldığı kadarıyla Ebu Mansur’un ölümünden sonra Firdevsi sıkıntıya düşmüş ve tamamlanmamış olsa da eserini Gazne hükümdarı Sultan Gazneli Mahmut’a sunmaya karar vermiştir. Rivayetler muhtelif; bir anlatıya göre Sultan Mahmut Firdevsi’yi kabul etmiş, eserini yazmaya devam etmesi için teşvik etmiş, sarayda çalışması için olanak sağlamış ve yazdığı her beyit için bir altın sözü vermiştir. Firdevsi’nin eserini yaklaşık 30 yılda tamamladığı ve 70 yaşındayken Sultan Mahmut’a sunduğu sanılmaktadır. Sarayda yaşadığı dönemde pek çok hasım edinen Firdevsi’nin saray şairlerinin ve vezirin entrikalarıyla Sultan Mahmut’a defalarca şikâyet edildiği rivayet ediliyor. Bu şikayetlerin etkisi altında kalan Sultan Mahmut, söz verdiği 60.000 altın yerine 60.000 dirhem gönderir şaire. Çok üzülen şair, 20.000 dirhemi Sultan’ın gözdesine, 20.000 dirhemi hamamcıya, geriye kalan 20.000 dirhemi ise hamamın yanındaki bozacıya (meyhaneciye) dağıtır. Küçük düşürüldüğünü düşünen Sultan Mahmut şairin öldürülmesini emreder ama Firdevsi Gazne şehrini terk etmiştir. Bu olay sonrası Firdevsi’nin Sultan Mahmut’u hicveden 100 beyitlik bir şiir yazdığı ama günümüze ulaşamadığı sanılmaktadır. Firdevsi yaşamının geri kalanını doğup büyüdüğü Tus şehrinde yoksulluk içinde geçirmiştir.

Bir başka rivayete göre Sultan Mahmut, Şehname’yi beğenmemiştir. Bunun sebebi olarak “Firdevsi’nin Rafızî, Şii veya İsmaili olması, Müslüman olmayan bir milletin geleneklerini ve tarihini yazması, Türkleri küçük düşüren ifadeler kullanması, Sultan Mahmut’un köle kökenli olduğu için İran’ın ünlü kahramanlarını kıskanması” gösterilmiştir.

Şehname’de tarihi olaylar ile destanlar harmanlanarak yazılmıştır. Cemşîd, Dahhâk, onunla savaşan demirci Gâve, Ferîdun, yedi güç işi başaran Zaloğlu Rüstem, Turan ülkesinin hükümdarı Efrâsiyâb (Alp Er Tonga), Keykâvus, Keyhusrev, İsfendiyâr, Dârâ, İskender gibi simalar eserde yer alır. Şehname’de yok denilecek kadar az sayıda Arapça kelime bulunmaktadır. Ama en önemlisi Şehname, Farsça konuşan insanlar topluluğunun kendilerini bir millet olarak görmelerini sağlayan bir tutkal vazifesi görmüştür.

İran şiiri üzerine yazdığım bu yazı bir girizgahtır. İran’ın kültürel ve hatta siyasi kodlarını anlamak için İran’ın şiirle ilişkisini kavramak elzemdir. Gülistan ve Bostan adlı eserin şairi Sadî, klasik Fars edebiyatının kurucusu sayılan Rudekî, ünlü Samani dönemi şairi Dakîkî, 20. Yüzyıl şairleri Ahmed Şamlu, Füruğ Ferruhzad, Simin Behbehani, Sohrab Sepehri’yi okuyup anlamadan İran üzerine yazılıp çizilen metinlerin hep bir yanları eksik kalacaktır. Bu nedenle İran üzerine yazdığım bu yazı dizisinde sırası geldikçe yukarıda adını zikrettiğim şairleri tanıtmaya devam edeceğim.

Yazımı Firdevsi’nin Şehname’sinden küçük bir bölümle bitiriyorum. Sanki dün yazılmış gibi… Ne dersiniz?

“Dahhâk, saltanat tahtına oturduktan sonra, bin yıl padişahlık etti.                    

Bütün dünya onun idaresi altına girdi.                                                               

Böylece, uzun bir zaman geçti.                                                                                              

Akıllı adamların iyi âdetleri yeryüzünden kalktı.                                                  

Akılsızlar, her yerde emellerine kavuştular.                                                               

Bilgi ve fazilet hor görüldü, hilekârlık meydan aldı.                                             

Doğruluk gizlendi, kötülük ortaya çıktı.                                                                 

Devler, İstedikleri gibi kötülük yapmağa başladılar.                                             

İyilikten kimse açıkça bahsedemez oldu.”

Gelecek bölüm: İran sineması.

2 YORUMLAR

Bir Cevap Yazın

4,573BeğenenlerBeğen
2,371TakipçilerTakip Et
9,078TakipçilerTakip Et
[td_block_10 limit="6" custom_title="YAZARIN DİĞER YAZILARI" autors_id="10"]