Çarşamba, Nisan 24, 2024
spot_img

Bir Poz Verin: Kuros ve Kontrapost’un Sanatta Kısa Bir Tarihi

Kuros ve Kontrapost... Başın eğiminden elin yerleştirilmesine kadar, bir figürün pozu, bir sanat eserinin anlatısı, ruh hali veya anlamını şekillendirme yeteneği...

Sanata dair elimden geldiğince farklı konulara değinmeye çalıştığım yazılarımda, bu hafta yine farklı ve ilginç bir konuyu ele almak istedim. Konumuz tarihi çok eskilere dayanan, figürlerde uygulanan iki duruş stili olan Kuros (Kouros) ve Kontrapost (Contrapposto).

Figürlerdeki duruş şekli dediğimizde aklımıza gelen şey onların beden dilidir. Beden dilini belki de en incelikli dil olarak görebiliriz. Sanat eserlerindeki figürlerin sözlü yansıması olmadığına göre, onları öne çıkartacak şey, bizlere etki eden beden dilinin yansımalarıdır. Başın eğiminden elin yerleştirilmesine kadar, bir figürün pozu, bir sanat eserinin anlatısını, ruh halini veya anlamını şekillendirme yeteneğine sahiptir.

Terim Kökenleri

Antik Yunanlar, Kontrapost duruşunu ilk olarak M.Ö. 5. yüzyılın başlarında icat ettiler. O zamanlara kadar kullanılan Yunan Kuros heykellerine alternatif olarak ortaya çıkan Kontrapost, Kuros duruş stiline göre figürlere doğal ve yumuşak bir görünüm katar. Kuros, Yunanistan’da arkaik dönemde ortaya çıkan ve çıplak erkek gençleri temsil eden, ayakta duran antik Yunan heykellerine verilen modern bir terim. Eski Yunanca’da Kuros “gençlik, çocuk, özellikle asil rütbe” anlamına gelir. Kurosların bir kısmı kutsal yerlerde, bir kısmı da mezarlarda bulunur. ‘Kuros’ta figürlerin önde duran her iki ayağında ağırlık eşit dağılır ve bir ayak diğerinin biraz önünde, sert bir duruş sergiler. Vücut yapısı simetrik ve düzdür. Eller kopabilme ihtimaline karşı bedene birleştirilmiştir. Heykelin bakışları sanki bizden ayrı bir dünyada gibi, ileriye, uzaklara bakmaktadır. Kontrapost ise genellikle, ağırlığını tek bacak üzerinde taşıyan, ayakta duran bir insan figürünü ifade eder; böylece diğerine göre yumuşak ve eğri biçimde duran bacaktaki kalça vücutta gevşemiş bir eğri oluşturmak için yükselir. Duruş, ilham almak için Antik Yunan ve Roma modellerine geri dönen Rönesans heykeltıraşlarıyla ilişkilendirilir.

Aşağıdaki Kuros heykeli, M.Ö. 590-580’de Attika’da oyulmuş bir insan figürünün en eski mermer heykellerinden biri. Bu erken dönem Yunan heykeli çok açık bir şekilde antik Mısırlılardan esinlenilerek yapılmış. Buna bir örnek olarak Mısır’daki Hathor ve Nefertari Tapınağı’nın girişinde bulunan heykelleri gösterebiliriz. İkisi arasındaki fark, Kuros heykeli bağımsız bir şekilde ayakta dururken, tapınak heykelleri duvara oyularak yapılmış ve duvara sabitler. Kuros heykeli, genç bir Atinalı aristokratın mezarını işaret ediyor. Yukarıda anlattığım Kuros stilinin tüm detaylarını bu heykelde görebilirsiniz. İfadesiz bakışlar, heykele yapışık eller, dimdik ve katı bir duruş, simetrik yapı. Gerçek bir insan figürünün doğallığından tamamen uzakta. Bu duruşu gerçek hayatta sürdürmek neredeyse imkânsızdır (bir ayağınızı öne çıkarırken kalçalarınızı dik tutmaya çalışın) ve belki de Yunanları mükemmellik arayışlarında rahatsız ettiği de düşünülebilir. O dönemde kadın heykelleri giyinik yapılırken, erkekler ise tamamen çıplak bir şekilde tasvir edilirmiş. Resimdeki ‘New York Kurosu’ bunun net bir örneği. Heykelde sadece iki tane insan bedeninden farklı parça var. Bir saç bandı ve boyundaki kolye. Tüm sert duruşuna rağmen, yine de genç erkeği güçlü göstermek isteyen bir yapısı olduğu kuşkusuz. Mezarının başında, sanki ölmemiş gibi. Ayrıntılara dikkat ettiğimizde, bu 2600 yıllık heykelin tekrar birleştirilmiş olduğu göze çarpıyor. Göbek deliğinin tam üzerindeki izden bunu anlayabiliyoruz.

Kuros min

Gelelim Kontrapost duruşuna… Kontrapost pozunun en eski örneklerinden biri, M. Ö. 450-440 yıllarında yapılan ve eğimli konumun heykele nasıl çok daha doğal, gerçeğe yakın bir kalite kazandırdığını ortaya koyan Dosyphoros (Mızrak Taşıyıcısı) Antik Yunan heykelinde görülebilir. Denge sorunları, birçok sanatçının figürlerin dayanması için çeşitli sahneler ekleyerek üstesinden geldiği teknik zorlukları ortaya çıkarmıştı. Sonraki yüzyıllarda kontrapost stili hem bol dökümlü hem de çıplak figürlerle popülerliğini kanıtlamaya devam etti, ancak karanlık çağlar boyunca kayboldu. Kontrapost’ta Kuros’un aksine gerçeğe çok daha yakın, doğal, yumuşak bir görünüm var. Böylelikle beden dilinin gücü, izleyicide oluşturduğu yansımalar nedeniyle bu duruş pozuyla daha iyi açığa çıkmış oldu.

Polykleitos min 3
Polykleitos, Doryphoros (Mızrak Taşıyıcı) veya Canon, bir Yunan bronzunun Roma mermeri kopyası, c. MÖ 450-440 (Ulusal Arkeoloji Müzesi, Napoli)

Kontrapost’un bir başka önemli örneği, Yunan mitolojisinde Zafer Tanrıçası olarak geçen ve ‘Semadirek Nike’si’ olarak da bilinen ‘Semadirek Kanatlı Zaferi’dir (M. Ö. 200-190). Heykeltıraş, hareket halindeki bir beden sunmak için Nike’yi asimetrik bir duruşla konumlandırmış ve vücudu S şeklinde yontmuş. Öne çıkan bir bacağın üzerine yerleştirdiği ağırlık ve vücudunun etrafına sarılmış dalgalı kumaş, her ikisi de dramatik bir hareket anlamına geliyor. Yukarıda bahsetmiştim; bu heykelde görüldüğü gibi, başlangıçta Kontrapost duruşunda bacaklar çeşitli sahnelerle, örneğin kıyafet gibi eklerle destekleniyordu.

Semadirek Kanatli Zaferi min
Semadirek Kanatlı Zaferi, M. Ö. 220-190, Louvre Müzesi

İtalyan Rönesansı ve Maniyerist döneminde çeşitli sanatçılar klasik pozu yeniden canlandırdılar ve daha fazla insan anatomisi bilgisiyle resim ve heykelde canlandırdıkları duruş pozuna Kontrapost (Contrapposto) adını verdiler. Önce Verrocchio, ardından Donatello ve sonrasında Michelangelo tarafından yapılan Davut karakterinin birkaç tasviri, daha ayrıntılı, gösterişli ve anatomik olarak daha doğru hale geldi. Michelangelo’nun güçlü bir kas görünümü ve cesaret duygusuyla akan S şeklindeki gövdeyi birleştiren ikonik Yüksek Rönesans heykeliyle sonuçlanan çalışması, Kontrapost stilinin evrimini ortaya koyuyor. Bu tür pozlar, Titian‘ın çekingen ‘Denizden Yükselen Venüs, 1520’ ve enerjik ‘Diana ve Callisto, 1556-59′sunda görüldüğü gibi; tekli ve çoklu figürlere hareketliymiş gibi eğimli pozlar yoluyla dinamizm ve enerji verilen Rönesans ve Maniyerist resimlerinde de görülür. Modellenmiş figürler sanki etraflarındaki boşlukta hareket ediyormuş gibi heykelsi bir nitelik kazanır.

Ressamların ve heykeltıraşların öznelerinin ardındaki duyguları ve hikâyeleri, ince vücut dili sanatı aracılığıyla güçlü bir şekilde ilettikleri Kontrapost stiline sanat eserleriyle birlikte bakalım şimdi…

19. yüzyılın neoklasik heykeli, Antonio Canova’nın ‘Üç Güzeller’ (1815-17) örneğindeki gibi, Canova, Kontrapost bedenlerine yönelik popüler Rönesans eğilimine olan ilginin arttığını görmüştü. Canova’nın üç kadın ilham perisi, serbestçe akan enerjilerinin yankılandığı sarkan kumaşlarla, neredeyse uyum içinde dans ediyor gibi görünen vücutları arasında ritmik bir hareket duygusu yaratıyor.

Uc Guzeller min
Antonia Canova / Üç Güzeller, 1815, İskoçya Ulusal Müzesi

Michelangelo 2 yılı aşkın bir sürede bitirdiği ünlü Davut heykelini yaptığında henüz 26 yaşındaydı. Davut’un vücudunun anatomik olarak çok daha doğru olması, tek bacağındaki ağırlığın kalçalarını, omurgasını ve omuzlarını eğmeye zorlaması, S şeklinde bir vücut oluşturması ve sadece güçle değil aynı zamanda idealize edilmiş bir hava iletmesi anlamındaki doğal duruşu açıkça görülebilir.

Kırmızı çizgiler kaslarının nerede gergin olduğunu ve mavi çizgiler kaslarının gevşediğini gösteriyor. Günümüzde ziyaretçiler Davut’u hayranlıkla izleyebilirler. Yakın bir mesafeden, Micheangelo’nun insan anatomisine olan tutkusu ve erkek bedeni hakkındaki derin bilgisi anlaşılabilir. Oyulmuş göz kütleleri, ellerin arkasında nabız gibi atan damarlar, gerginlikle dolu dikkatli gözlere odaklanabilirsiniz. Gergin gövdenin kıvrımı, sağ bacaktaki uyluk kaslarının esnemesi hayranlık uyandırıcıdır. Michelangelo’nun Davut’u, gerçekten de Rönesans heykeltıraşlığındaki Kontrapost’un mükemmel örneğidir. Kontrapost’un neden insan figürü için mükemmel bir poz olarak kabul edildiğini bu heykele bakarak kolayca anlayabilirsiniz – bu çok doğal, çok “insan” bir duruştur.

Davut min
Michelangelo / Davut, 1504, Floransa Akademi Galerisi

Kontrapost’un eğimli ve kıvrımlı pozu hareketi sunmaya yardımcı olur. Bunun net bir örneği Titian’ın ‘Denizden Yükselen Venüs’ ünde (1520) görülebilir. Buradaki Kontrapost duruşu, Venüs’ün gerçekten hareket halinde olduğu, denizden yeni çıktığı yanılsamasını yaratmaya yardımcı olur.

Denizden Yukselen Venus min
Titian / Denizden Yükselen Venüs, 1520

Sandro Botticelli’nin 1485’te yarattığı ve klasik heykellerden ilham aldığı ‘Venüs’ün Doğuşu’ adlı şaheserindeki Venüs modeli de bir Kontrapost duruşu sergiliyor. Sol bacağının üzerine verdiği ağırlık bel kısmında bir kıvrım yaratırken, sağ bacak hafifçe kıvrılmış ve serbest pozisyonda duruyor. Bu arada, bu resim üzerinden yapılan yeni bir psikolojik çalışmaya da değinmek istiyorum.

Bu yeni çalışma, kontrapost duruşunun, popüler bir şekilde çekicilikle ilişkilendirilen bir özellik olan bel-kalça oranını azalttığını bulmuş. Duruşun çekiciliğini değerlendirmek için, British Columbia Üniversitesi’nde psikolog olan Farid Pazhoohi liderliğindeki araştırmacılar, dik ya da kontrapostta ayakta duran kadınların 3 boyutlu avatarlarını yaratmış. Ekip omuzlarından dize kadar kırpılan bu avatarları 25 heteroseksüel erkek öğrenciye ve 43 heteroseksüel kadına göstermiş. Genel olarak, her iki cinsiyetten denekler kontrapost figürlerin en çekici olduğunu belirtmişler. Bilimciler tarafından elde edilen göz izleme verilerinde, Kontrapost avatarlarına bakan deneklerin, hafif bir kıvrım olan kalçalar ile bel arasındaki mesafenin en küçük olduğu yerde oyalandıklarını gözlemlemişler. Pazhoohi, sanatçıların Kontrapost’un gücünü uzun zamandır anladığını söylüyor: “Sanatçıların sezgisel olarak bu duruşun daha çekici olduğunu anladıklarını ve sanatsal çabalarında uyguladıklarını düşünüyoruz.” diyor.

Venusun Dogusu min
Sandro Botticelli / Venüs’ün Doğuşu, 1485, Galeri Uffizi

Günümüz Sanatında Kontrapost

Kontrapost, sanatçıların becerilerini daha önce yapamadıkları şekillerde sergilemelerine izin vererek, konularında daha fazla hareket, tepki ve duygu tasvir etmelerine olanak tanıdı. Çağdaş sanatçılar, pozu, genellikle eski geleneğe bir gönderme olarak ve aynı zamanda sanat eserlerinde dinamizm yaratmanın bir yolu olarak kullanmaya devam ediyorlar. August Sander ve Robert Mapplethorpe dâhil modern ve çağdaş fotoğrafçılar, vücudun eski Antik Yunan, İtalyan Rönesansı ve Maniyerist temsillerine şakacı bir selam olarak Contrapposto’da figürler pozlamayı seçmişler. Başka bir örnek, Mapplethorpe’un, küçük kızın bir tuğla duvarın önünde Kontrapost pozuyla yerleştirildiği Lindsey Kay (1985) portresidir.

Ressamin Karisi min
August Sander / Ressamın Karısı [Helene Abelen], 1926
Lindsey Kay min
Robert Mapplethorpe / Lindsey Kay, 1985, Robert Mapplethorpe Vakfı

Öyleyse son söz olarak, yazıda değindiğim bu iki duruş stilinden hareketle şunları söyleyebiliriz… Sanatta pozlar analiz edilerek ve yapı bozularak, figürlerin kompozisyonunun sanatın görsel dilinde önemli bir rol oynadığı ortaya çıkıyor. Baştan çıkarma, ıstırap ya da kontrol imgesi olsun, bir öznenin duruşu bir sanat eserinin etkisini ve anlatısını şekillendirme gücünü taşır. Sanatın gücü ve güzelliğiyle kalın diyerek yazıma burada son veriyorum.

Kaynaklar

Strike a pose: a brief history of posture in art | Art UK

Contrapposto | National Galleries of Scotland

What is “Contrapposto” in Art? Here’s an Explanation of Classical Contrapposto – EmptyEasel.com

Marble statue of a kouros (youth) | Greek, Attic | Archaic | The Metropolitan Museum of Art (metmuseum.org)

Agents of Change: How Contrapposto Added Dynamism and Emotion to Art | Artland Magazine

New York Kurosu (video) | Antik Yunan | Khan Academy

Michelangelo’s David: Admire World’s Greatest Sculpture at Accademia GalleryAccademia.org

Why Viewers Are Drawn to Renaissance Artists’ Go-To Pose | Smart News | Smithsonian Magazine

Bir Cevap Yazın

376TakipçilerTakip Et
2,925TakipçilerTakip Et
spot_img
[td_block_10 custom_title="YAZARIN DİĞER YAZILARI" limit="6" autors_id="36" sort="popular" block_template_id="td_block_template_6"]