Cuma, Mart 29, 2024
spot_img

Müziğinin Arkasında Gizli Kalan Bir Ressam: David Bowie

Çoğumuz onu bir pop yıldızı ve oyuncu olarak tanısak da onun bu özelliklerinin arkasında gizli kalan bir özelliği daha var. Neo-Ekspresyonist Bir Ressam: David Bowie.

Bu haftaki yazımda, varlıkları olmasaydı bana göre büyük bir yanımızın eksik kalacağı iki sanat dalını, müzik ve resim sanatını bir araya getirmek istedim. Ruhlarımıza dokunarak bizi görsel ve işitsel doyuma ulaştıran resim ve müziği kendi benliğinde buluşturan birçok sanatçı var. Bunlardan biri de 8 Ocak 1947’de Brixton’da doğan David Robert Jones, yani müzik dünyasında bilinen adıyla David Bowie. 2016 yılında 69 yaşında iken kanser nedeniyle aramızdan ayrılan David Bowie’yi çoğu insan bir pop yıldızı ve oyuncu olarak tanıyor. O sebeple bu yönünden çok benim de yeni öğrendiğim resim yeteneğinden bahsetmek istiyorum. Ama yine de öncesinde müzik yönünden bahsetmeden geçmeyeceğim.

David Bowie yaptığı çalışmalarından dolayı, eleştirmenler ve müzisyenler tarafından yenilikçi sayılmış bir sanatçı. Müziğinde kullandığı elektronik sesler, albüm ve konserlerindeki sanatsal, avangart ve canlı (hareketli) görsel sunumları, sahne şovları – popüler – müziğin gelişimini ve ondan sonra gelen yeni kuşak müzisyenleri önemli derecede etkilemişti. Tutkunu olduğu resim sanatının müzik hayatında büyük etkilere sebep olduğu çalışmalarında görülebiliyor. O, iki sanatı birlikte icra etmeyi seçmiş ve sevmiş; bu da sanatına başarı olarak yansımış. Yaşamı boyunca 140 milyona ulaşan rekor satışları, aldığı sayısız ödül onu dünyanın en çok satan müzisyenlerinden biri yaptı. Bir dönem Afrika, Türkiye, Ortadoğu gibi coğrafyaların ve Amerika yerlilerinin müziklerinden bolca etkilenenen Bowie, bunları elektronik soundla rock, reggae, soul gibi türlerle harmanladı. Sanatçının aktör yönü ‘The Hunger’, ‘The Man Who Fell to the World’, ‘Merry Christmas, Mr. Lawrence’, ‘The Prestige’ ve ‘Twin Peaks: Fire Walk With Me’ gibi filmlerde rol almasıyla perçinlendi.

Araya bilmeyenler için ufak bir bilgi de eklemek isterim. Bowie 1962 yılında arkadaşı George Underwood ile bir kız yüzünden girdiği kavgada sol gözüne bir yumruk yemiş ve bu gözünden ciddi yaralanmıştı. 4 ay hastanede tedavi gördükten sonra doktorlar hasarın tam olarak tedavi edilemeyeceğini belirtmiş, geçirdiği bir dizi operasyon sonucu Bowie’nin üst göz kapağı ve irisi diğerinden farklı bir görünüme sahip olmuş. Ardından kavgalarına rağmen George Underwood ile iyi bir arkadaş oldular ve Underwood, David’in ilk teklisi ”Liza Jane”de ritim gitar ve armonika çaldı ve vokaller yaptı. İki gözünün farklı renge sahip olması bana nedense resme olan tutkusunu çağrıştırıyor… Yani, ‘’renkler ve resim’’ diyerek, buradan resme olan tutkusuna giriş yapalım.

David Bowie

Bowie güzel sanatların yanı sıra müziği ve sahne sanatlarını benimsemişti; fakat bunun yanında resim konusunda da çok tutkuluydu. Kendini ifade etmek için neo-dışavurumculuk dokunuşunu gösteren birçok çalışma yarattı. Lise yıllarını David Jones adıyla anıldığı dönemde Bromley Technical High School’da geçirmiş olan David, bu okulda mizanpaj ve dizgi de dahil olmak üzere sanat – müzik ve tasarım – eğitimi de almıştı. 21 yaşındayken bir sanat kitabı yayıncılığının yönetimine yardım ediyordu.

Yaratıcı bir zihne sahip olduğu için, kendisini resim gibi diğer sanatlarla da ifade etmesi büyük bir sürpriz olmamalı. İlk aşamalarda Bowie’nin resim hakkında büyük tutkuları yoktu. Bu onun için özel bir şeydi ve problem çözmesine yardımcı oluyordu. Şöyle ki; üzerinde çalıştığı müzikte yaratıcı bir engelle karşılaştığı her seferinde yeniden çizime ve resme dönüyordu. Müziğinde düştüğü açmazlarda, müziğin sesini çizmeye ve boyamaya çalışarak çözüme ulaşıyordu.

Bunun örneğini ‘Yassassin’ şarkısını yazarken yaptığı bir tuval olan ‘Türk Baba ve Oğlu’nda görebilirsiniz. Çünkü şarkının melodisinin güçlü bir Türk tadı vardı ve şarkının adı da ‘Yaşasın’ anlamına geliyordu. Bazı söylentilere göre David Bowie Berlin’de gezerken duvarda gördüğü Türkçe Yaşasın kelimesi dikkatini çekiyor ve anlamını öğrenmesi üzerine bu kelime hoşuna gidiyor. Sonrasında Yassassin şarkısını yazmaya karar veriyor.

Turk Baba ve Oglu min
David Bowie / Türk Baba ve Oğlu, 1978

İnsanlar, Bowie’nin müziğini resmine kıyasla daha çok takdir ediyor. Muhtemelen Bowie’nin resim alanındaki sanatsal yönünün çok iyi bilinmemesinin nedeni budur. Tabii bu, Outside albümünün kapağında kendi portresini kullandığı ve ilk sergisini yaptığı 1995 yılına kadar biraz daha böyleydi; Sergi New Afro / Pagan and Work: 1975-1995 adıyla, Londra’daki The Gallery’de sanatseverlerle buluştu. Masayoshi Sukita tarafından tasarlanan Heroes albümün kapağı, Erich Heckel’in 1917 tarihli tablosu Roquairol’dan esinlenmiştir. Bowie Alman dışavurumcuya biraz benzerlik gösteren bir otoportre çizimi yaptı. Ayrıca arkadaşı Iggy Pop, bu tabloyu The Idiot albümünün kapağında kullandı.

Bowie,  saygın bir sanatçı olarak görülmeyi arzuluyordu ama aynı zamanda ne yaptığından pek de emin değildi. Eserlerini galeride sergilerken arkada durdu ve çalışmalarının önünde durup onların hakkında yorum yapan insanları ilgiyle izledi. İlgiden zevk almıştı, ancak teknik becerilerinde bir eksiklikle de karşılaştığını fark etmişti.

Kariyerinin ilk yıllarında, kendisini müziğiyle sınırlamadığı, aynı zamanda sahne kostümlerinin tasarımında da yer aldığı belirginleşmişti. Sahne setlerini bile tasarladı. Hit parçası ‘Ashes to Ashes‘ e eşlik eden video klip için birkaç çalışma yaptı. Yaptığı her şey üzerindeki bu sanatsal etkinin yalnızca kendisine atfedilemeyeceğini de söylemeliyiz. Bowie ilk eşi Angela Barnett tarafından büyük ölçüde desteklendi.

David Bowie ve Angie Barnett min
David Bowie ve Angie Barnett, 1974 / Fotoğraf: Terry O’Neill

Andy Warhol Etkisi

Sanatsal sahnenin etrafında yaşayan Bowie, 1971’de Londra’daki Pork oyununun gösterimini gördükten sonra Andy Warhol‘a hayran kaldı. Bu deneyim, Bowie’yi dördüncü stüdyo albümü olan Hunky Dory için Andy Warhol şarkısını yazmaya yöneltti. Warhol aracılığıyla Jean-Michel Basquiat ile tanıştı ve daha sonra 1996’da Julian Schnabel’in yönettiği Basquiat filminde Andy Warhol’u canlandırdı.

Alman Neo-Ekspresyonizmi

Bowie, Frank Auerbach, David Bomberg, Francis Bacon ve Francis Picabia‘dan etkilendi. Alman dışavurumcu bir grup olan Die Brücke (Köprü)  grubunun hayranıydı. Fırça çalışmaları çok etkileyiciydi ve cesur renkler kullanmayı severdi. Kaba impasto tekniği (resim sanatında yağlıboyayı çok kalın bir kat halinde uygulama tekniğine ve bu katmana verilen ad), kullandığı fırça darbelerini görmemizi sağlar. 1970’lerin sonunda Iggy Pop ile paylaştığı Berlin apartmanının zemin katındaki merdivenler gibi, resimlerinin konuları her zaman ona yakındı. Bu mekânı ‘Berlin’deki Çocuk‘ tablosunu resmetmek için kullandı. Resim apartmanın 3. katında bir diş hekimliği muayenehanesini sahneliyor. Resimdeki çocuk pek mutlu görünmüyor, belki de bir dişi çekilmek üzere olabilir.

Berlindeki Cocuk min
David Bowie / Berlin’deki Çocuk, 1977

Rock yıldızı Iggy Pop ve piyanist Mike Garson gibi bazı arkadaşlarının da portrelerini yaptı. O sırada yoğun uyuşturucu kullanımından dolayı acı çeken sanatçının bu durumu tablolarına da yansımıştı. Çalışmalarındaki rahatsız edici ve hayaletli görüntüler buna bir işaret olarak görülebilir. Bowie, tekniğinin yanı sıra Alman neo-ekspresyonistlerle aynı yoğun duygu dilini paylaştı.

Güney Afrika Serisi

Bowie müziği için sürekli yeni fikirler arayışındayken, yeni konular çizmeye de devam etti. 1995 yılında ikinci eşi İman ile Güney Afrika’ya gitti. Yerel halkın eski bir inancını anlatan bir hikâyeden etkilenmişti. Hikâyeye göre, yerel kabileler beyaz adamlarla ilk temasa geçtiklerinde, ataları tarafından ziyaret edildiklerini varsayıyorlardı. Mitolojilerinde bu atalar, hayalet benzeri beyaz bir formda görünürlerdi. Bu hikâye Bowie’ye Atalar serisini resmetmesi için ilham verdi. Serideki figürleri hayalet benzeri ve beyaz olarak resmetti. Hala etkileyici bir resim stili kullanıyordu, bu sefer hayvan derisi desenleri gibi Afrika unsurlarıyla birleştirdi.

Sanat Koleksiyonculuğu

Bowie, kendi yaptığı resimlerin yanı sıra aynı zamanda bir sanat koleksiyoncusuydu. İşin potansiyel yatırım değerinden asla etkilenmediğini iddia etse de (kendi zevkine göre resim yapıyordu) en iyi sanatçıların çalışmalarına sahip oldu. Topladığı parçalar arasında Jean-Michel Basquiat, Henry Moore, Marcel Duchamp, Graham Sutherland ve Picasso‘dan bazı eserler var. Yıllar içinde, çağdaş sanattan Rubens’e ve Tintoretto‘nun 16. yüzyıl Venedik sunağına kadar geniş bir sanat yelpazesi toplamıştı.

Bazı sanatçılarla da tanıştı. ‘Beautiful, Hello, Space-Boy’ adlı spin tablosu ünlü İngiliz sanatçı Damien Hirst ve David Bowie ile yapılan bir işbirliğinin sonucu oluştu. Biraz Jackson Pollock resmine benziyordu ama iki sanatçı birlikte çalışıyordu. Bowie bir merdivenin üzerinde durup boya fırlatırken, Hirst altındaki tuvali döndürüyordu. Eğlenceli gibi göründüğü çalışmadan da anlaşılıyor ?

Hello Space Boy Tablosu min
Damien Hirst, David Bowie ile / Beautiful, Hello, Space-Boy Tablosu, 1995

Sanatçıyla yapılan bir röportajda sanata dair ve sanat eserlerine sahip olabilme konusunda şöyle söylüyor;

“Sanat cidden sahip olmak istediğim tek şeydi. Benim için her zaman istikrarlı bir besin olmuştur. Ben de bunu kullanıyorum. Sabahları hissetme biçimimi değiştirebilir. Aynı çalışma, yaşadığım şeye bağlı olarak beni farklı şekillerde değiştirebilir. Örneğin, gerçekten çok sevdiğim biridir Frank Auerbach. Sanırım bazı sabahlar, birbirimize doğru bir şekilde sarsarsak – ben ve Auerbach’ın bir portresi – çalışma, yaşadığım depresyon türünü büyütebilir. Kaygıma manevi ağırlık verir. Bazı sabahlar ona bakarım ve şöyle derim: “Oh, tanrım, evet! Biliyorum!” Ama aynı resim, farklı bir günde, kendimi bir sanatçı olarak ifade etmeye çalışmanın inanılmaz bir zafer duygusunu bende üretebilir. Ona bakıp şöyle diyebilirim: “Tanrım, evet! Öyle görünmek istiyorum. ”

Ölümü ve Sonrası

1,5 yıl kanserle savaşan Bowie 10 Ocak 2016 tarihinde, son albümü olan Blackstar’ı çıkarttıktan ve 69. doğumgününden iki gün sonra hayatını kaybetti. Bowie’nin cenazesi New York’ta yakıldı.

Bowie’nin 2016’daki ölümünden sonra, koleksiyonundan yaklaşık 350 parça Londra’daki Sotheby’s’de 41 milyon dolara açık artırmaya çıkarıldı. Tamamen buna ayrılmış bir satış odası vardı ve binden fazla çevrimiçi teklif sahibi, koleksiyonundan eser satın almakla ilgileniyordu. Satışlar, iki günde toplam 24,3 milyon £ (30,2 milyon $) değerinde olmuştu.

Yazının sonuna seçtiğim bazı çalışmalarını ekliyorum. İlk beş resim Kasım 1975’te Los Angeles’ta etkilendiği bazı tarot kartlarından ilhamla yapmış. Kartların ilk 50 baskısı sadece ailesine ve arkadaşlarına hediye edilmiş. Bazıları bugün Londra’daki Masterpiece Gallery’de sergileniyor. Daha sonra 90’larda halka açılarak çeşitli boyutlarda basılmış.

Müzik ve sanatla kalın. İyi hafta sonları.

Kaynaklar:

Paintings by David Bowie | DailyArt Magazine | Art History Stories

A Soulful Art Legacy: 25 David Bowie Paintings (2020 update) (veryprivategallery.com)

David Bowie on His Favorite Artists – The New York Times (nytimes.com)

David Bowie – Vikipedi (wikipedia.org)

These Paintings By David Bowie Show His Other Artist Side | DeMilked

Bir Cevap Yazın

376TakipçilerTakip Et
2,925TakipçilerTakip Et
spot_img
[td_block_10 custom_title="YAZARIN DİĞER YAZILARI" limit="6" autors_id="36" sort="popular" block_template_id="td_block_template_6"]