Cumartesi, Nisan 27, 2024
spot_img

Trump’a Oy Veren Birinin İtirafları

Hayatım boyunca hep Demokrat oldum ama bu seçimler siyasal görüşlerim açısından büyük bir değişimi beraberinde getirdi. Yerel gelenek ve aynı zamanda yönetimin istediği zaman iyinin gücü olarak çalışabileceğine yönelik tarihsel inanış sebebiyle çevremdeki çoğu insan da aynı şekilde Demokrat’tı. Memleketimdeki mevcut liderler Demokrat olarak bilinirdi. Ancak neredeyse hepimiz korkacak çok fazla şeyimiz olmadığı için Cumhuriyetçi Donald Trump’a oy verdik.

Demokrat Parti, uzun zamandır zenginlerdense çalışan erkek ve kadınların ihtiyaçları için mücadele etmekle övündü ancak mesaj oldukça görünür hale geldi. Birçok ilerlemeci, kimlik politikasıyla sarhoş olmuşken ve her ufak, eğitimli çıkar grubunun okşanıp pohpohlandığını hissettirmeye çalışırken, masanın üzerine yemek koymak için uğraşan çalışkan insanlar o eski Demokrat markaya dair inancını kaybetti.

Üniversiteye gidememiş olan işten çıkarılmış birine ekonomik mücadelesinin doğru zamiri kullanmak kadar önemli olmadığını söylemek oldukça çirkin. Ve etrafın bağımlılık, suç ve yoksullukla çevriliyken beyaz derinin bir imtiyaz kaynağı olduğunu tasavvur etmek neredeyse imkânsız.

BATI VİRGİNİA’NIN BATI VİRGİNİA’SI

Nereden geldiğimizi gerçekten anlamanız gerekiyor. Ben bundan gurur duyuyorum ancak dürüstlük de aynı şekilde önemli. McDowell Bölgesi kimi zaman Batı Virginia’nın Batı Virginia’sı olarak adlandırılır. Dağlık, izole edilmiş ve tekrar eden ölçüsüz zorluklarla uğraşan bir yeriz. Bütün eyaletler arasında Batı Virginia diyabet, yasadışı uyuşturucu kaynaklı ölüm, kalp hastalığı, yüksek tansiyon ve sigara içme konularında en yüksek orana sahip. Ve görebileceğiniz üzere bu problemler, 1940’larda bizi haritaya sokan kömür patlamasının uzak bir anıdan ibaret olduğu memleketimde ikiye hatta üçe katlandı.

Kömürünün tükenmesinin birçok sebebini sıralayabilirim ama Başkan Obama önde gelen endüstrimizin bir hayranı olmadığını açıkça belirtti. Doğalgazın düşen fiyatıyla beraber ölçüsüz EPA düzenlemeleri diğer yakıtlarla rekabet etmemizi neredeyse imkânsız hale getirdi. Son altı yıldır, iş yeri kapanmalarının ve işten çıkarılmaların haricinde çok az şey gördük. Ama ne olursa olsun, Obama yine de karbon emisyonlarını kömürle çalışan santrallerden yüzde 30 oranında azaltmak için katı EPA düzenlemelerine acele etmenin önemli olduğunu düşündü.

Bu kararın bedelini biz ödedik. Batı Virginia’nın kömür madeni istihdamı son beş yıl içerisinde yüzde 27 azaldı ve üretimimiz 2008’de 158 milyon tondan 2016’da 68 milyon tona düştü. Ve şu anda McDowell Bölgesi, kısmen en yüksek doz aşımı, obezite ve intihar oranına sahip eyaletlere yakın pozisyonu sebebiyle, tüm batı yarımkürede erkekler için en düşük yaşam beklentisi oranına sahip.

OBAMA’YA OY VERDİK İHANETE UĞRADIK

2008’de John McCain karşısında güçlü bir şekilde Obama’ya oy verdik fakat şu anda ihanete uğradığımızı hissediyoruz.

McDowell Bölgesi, o zamandan beri ülkedeki en büyük Trump seçmen oranına sahip bölgelerden biri olarak bu seçim döneminde dikkatleri üzerine çekti. En son yapılan başkanlık seçimlerinde, McDowell bölgesinde oy kullananların yüzde 74’ü Trump’a oy verdi. McDowell’de böylesi bir yüzdeyle Cumhuriyetçilerin kazanması şaşırtıcı. Nasıl olur da Bill Clinton’ın yüzde 73 ile 1996’da kazandığı bir bölge böylesi hızlı değişir? Obama’nın 2008’de bölgedeki oyların yüzde 54’ünü almasından beri mesaj nasıl bu kadar geniş şekilde değişmiş olabilir? Bu şaşırtıcı fark, birçok insanın bu bölgeyi “Trump ülkesi” olarak adlandırmasına sebep oldu ki hayatı boyunca hiç mavi yakalı bir işte çalışmamış bir bilyonerden bahsettiğimizi düşünürsek bahsettiğimiz durum oldukça gülünç.

Trump, iş deneyimini ülkede iş olanağı yaratmak için kullanabilecek bir yabancı gibi görünüyordu. Konuşmalarında ülkemizi iş yapar gibi yönetmemiz gerektiğini ifade ediyordu. Özel sektörde başarısı kanıtlanmış bir iş geçmişine sahip olan insanları görevlendirmeyi öneriyor, böylece bu insanların ülkeye bir bütün olarak yardımcı olmak adına deneyimlerini kullanabileceğini söylüyordu. İşlerin nadir bulunduğu yerlerde, bu, kırsal alanlarda yaşanan ekonomik sorunlara uygulanabilir bir çözüm gibi görünüyordu. Siyasetçiler bizi hayal kırıklığına uğrattı ve daha kötü olamaz, o halde neden başarılı bir iş adamına işleri farklı yürütme fırsatı tanımayalım?

İSTİHDAMA DAİR SÖZLER YERİNE GETİRİLMEDİ

Obama’nın kömür santrallerini iflas ettirmeye yönelik vaadinin ve “Hillary’nin kömür madencilerini ve şirketlerini iş alanı dışına çıkarmaya” dair belirlemelerinin, ekonomileri bu endüstriye bağlı olanların kalplerinde korkuyu tetiklediği kimse için bir sır değil. Tabii ki gelecek kömürde değil ancak yerine getirebilecek hiçbir şey olmadan var olan bir endüstriyi ortadan kaldırmak etkin bir çözüm gibi durmuyor. Batı Virginia’lılar Trump’ın kömür madencilerine işlerini geri vermeyi vaat ederken Hillary’nin ise onları iş alanı dışına çıkarmaktan bahsettiğini gördüler.

Demokratlar, Batı Virgina’nın kendilerine başarı şansı tanımadığını söyleyemezler. İstihdama ve altyapı çalışmalarına dair yerine getirilmeyen sözlerden usanana kadar yakın zaman öncesinde parti için tarihsel bir kaleydik. Artık geriye kalan ise yönetimi bize yardım etmek için kullanmaya dair yaşanılan güvensizlik. Bunu zaten denemiştik.

Aklıma bir ironi geliyor. Yönetime karşı var olan derin bir kızgınlığına rağmen McDowell Bölgesi’ndeki gelirlerin neredeyse yarısı federal yardım programlarından kaynaklanıyor.

Burada bulunan birçoğumuz için Obama, işlerimizi elimizden alıp bize ucuz cep telefonlarıyla baş başa bırakan kişi.

CNN TARAFLI YAYIN YAPTI

Buradaki çoğu insan gibi birçok Amerikalı, Washington’ın çalışma yöntemine karşı uzun süredir derin bir küçümseme hissediyor. Gerçek bir yabancı olarak Trump, New York aksanına ve gösterişli zenginliğine rağmen kısa zamanda buradaki çoğu kişiye hitap edebildi. Washington yönetiminin Trump’ı reddettiğini görmek, seçmenleri ona daha fazla çekti. En başta onu ciddiye alan çok az insan olmasına rağmen, gerçekten neler olduğunu fark etmeleri çok uzun zaman almadı. Bir kuruluş adayı için çağrı yapılmasına rağmen, her iki taraf da bunun “değişim” seçimi olacağını açıkça belirtti.

Trump canlı bir tehdide dönüştükçe, medyanın Trump’a dair tercihleri görünüşte değişime uğradı. Hiç kimse kuvertürün her zaman Trump’ın lehine olmasını beklemiyor ama haber kaynaklarımız en azından tarafsız olduklarına yönelik bir görünüm sunmalılar. Açıkça konuşacak olursak, birçok gazetecinin başarısız bir siyasal kampanya için bütünlüklerini feda ettiğini düşünüyorum. Fox Haber’in muhafazkar ya da MSNBC’nin sol eğiliminin her zaman farkında oldum ama CNN’in tarafsız habercilik yaptığını düşünürdüm. Münazara sorularının Hillary’e nasıl önceden verildiğini duyduktan ve John Podesta’nın maillerinden diğer gizli tezgâhların açığa çıkmasından sonra medyanın siyasal kampanyanın bütünsel bir bileşeni olarak nasıl hareket ettiğini görmüş olduk – bu seçim döneminde rahatsız edici pek çok olaydan sadece bir tanesi.

TURAMP İŞÇİNİN SESİ OLDU

İsabetli parçalar gelmeye devam ettikçe birçok insanda Trump’ın haksız bir şekilde medya tarafından mağdur edildiği izlenimi oluştu. Belki de kuruluş tarafından dışlanan taşralı insanlar olarak onun duygularını paylaştık zira nasıl hissettiğini biliyoruz.

Birçok Amerikalının gözünde hem Washington yönetimi hem de medya eliti muhtemel Trump başkanlığına karşı savaşıyordu. Her ikisi tarafından da göz ardı edilen insanlar için Donald Trump onların davası için savaş veren bir kahramandı. Yıllar boyunca demokratlar, Amerika’nın işçi sınıfının sesi oldu fakat en çok ses getiren demokratlar kimlik politikalarına oynarken Trump ise işçi sınıfının sesi olarak kendini ortaya koydu.

Demokrat Parti’de yaşanan çoğu problemin partinin kendisiyle alakalı olduğu anlaşılıyor. Onlar seçmenin kayda değer bir kısmını seçkinler ve ayrıcalıklılarla ilgili alakasız hikâyelerle kendilerinden uzaklaştırırken medya ise Trump kampanyasını ona bir şakaymış gibi yaklaşarak canlandırıyordu. Medyanın geliştirdiği acımasız saldırılar birçok insanın Trump’ı, kuruluşun yabancıları dışarıda tutma hevesinin bir kurbanı gibi görmesine yol açtı. Trump’ın medyanın önyargılı tutumuna ilişkin iddiaları zaman zaman şişirilmiş olsa da saygın gazeteciler seçim sonucunu etkilemek için daha fazla müdahil hale geliyordu. Kuruluş ve basının görünür bir şekilde kendisine karşı çalıştığı Trump, Washigton’daki şampanya partisini dağıtacak insan olarak görülüyordu ve biz küçük insanları gözetiyordu.

BEYAZ İŞÇİ SINIFI

Onu Ofis’e taşıyan umut dalgasına katılmamız bir kişilik kültüne bağlı olacağımız ya da onu sorumlu olarak görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Önümüzdeki dört yıl içerisinde Trump’ın Batı Virginia için yapacakları, onun başkanlığını hem sağlamlaştırabilir hem de ona zarar verebilir. Bunun sebebi sadece beş seçim bölgemizdeki oyların çok güçlü olması değil ama bizimle kurduğu şaşırtıcı bağ, medyanın “beyaz işçi sınıfı” olarak adlandırdığı geniş kesimlerde karşısına çıkan cazibesini simgeliyor.

Şimdi en azından kuruluşun bizi artık göz ardı edemeyeceğini biliyoruz. Başkan Trump -aynı fikirde olsa da olmasa da- şimdilerde Washington’da, bahsettiğimiz direkt aksiyon alarak veya serbest piyasanın rahatça çalışması için yoldan çekilerek bize yardımcı olabilecek bu kuruluş adına konuşuyor. Biz kendisini izliyor olacağız.

Appalachia’daki problemlerin basit bir çözüm yöntemi varmış gibi gözükmüyor ancak Başkan Trump en azından bizi hatırladığını kanıtlamayı denemek zorunda. Eğer Batı Virginia’daki halka verdiği en büyük sözlerden bazılarını –kömür işleri, güvenlik, saygı- yerine getirmezse, halk bunu kesinlikle 2020 anketlerinde kesinlikle hatırlayacaktır.

Batı Virginianlar ve kırsal kesimdeki Amerikalılar sadece küçük bir fırsat istiyor ve bu, bütün vatandaşların en sonunda istediği şey olsa bile, burada nadir olarak yakalanan bir şey. *

Philip Hagerman*

*Philip Hagerman, Batı Virginia, War’dan eski bir kömür madeni çalışanıdır.

Çeviren: Büşra Önder

*Bu çeviri Mukavemet Dergi 2. Sayısından alınmıştır.

SON YAZILAR