Cuma, Nisan 26, 2024
spot_img

Trump’ın Parçaladığı Dostluklar

Eski arkadaşlarımın çoğu Salı günü Başkan Trump’a oy verecek.

Benim ve uzman meslektaşlarımın yaptığı tartışmalara rağmen- veya belki de onlar yüzünden- Trump’ı destekliyorlar. Trump yanlısı arkadaşlarım ve okuyucularım, ana akım medyanın Trump’a karşı önyargılı olduğundan şikâyet ediyorlar ve bu yüzden adil olmadığımızı düşünerek bizi duymazdan geliyorlar.

2016’da Trump’a ihtiyatlı bir şekilde oy veren ancak bu sefer onu coşkuyla destekleyen lise arkadaşım Dave Richardson, medyanın Trump’ı karikatürize ederek resmettiğini söylüyor.

İnsanların fikirlerini değiştirmeye çalışanlarımız için bilmece olan şey ise şu: Ne kadar çok bağırırsak o kadar az duyuluyoruz. Bir okuyucumuz, Frank J., “Aptal koyunlar değiliz” diyerek şikâyet ederken şöyle devam etti: “Yazılarınızda daha dengeli ve adil olun, böylesi daha etkili olacaktır.”

Çocukluk arkadaşım Mary Mayor da benzer şekilde Trump’ı destekliyor, düşmanca gördüğü haberler yüzünden keyfi kaçıyor. Bana hiç bu kadar çok incelemeden geçen ve yaptığı tüm pozitif işler görmezden gelinen başka bir başkan tanımadığını belirtti.

Mary gibi insanların neden Trump’a oy verdiğini anlıyorum. İyi maaşlı işlerin kaybı, memleketim olan Yamhill, Ore gibi yerleri mahvetti. Mary yedi yıl evsiz kaldı, intihar eden dört akrabasını kaybetti ve bir keresinde yerel bir kilisenin yardımıyla kendini toparlamadan önce kendi başına bir silah dayadı. Trump ise kaybedilen işleri geri getirmekten ve sıradan işçilere yardım etmekten bahsetti, bu yüzden hayatında ilk kez Trump’a oy verdi.

Eski dostum Jani Sitton, 2016’da Trump’a verdiği oyu açıklayarak, “Trump’ın ekonomiyi ve istihdamı artırmaya yardımcı olmasını umduk” dedi.

Benim gibi muhaliflerin karşılaştığı en büyük zorluk, başkana yaptığımız suçlamaların bazı zamanlar geri tepmesi ve görevini kötüye kullanma suçlaması sonrası kendisine desteğin artığını gösteren anketlerin gösterdiği gibi ona yardım etmesidir. (Gallup anketi, onun bu tahkikat sonrası en yüksek kamuoyu desteğine ulaştığını gösterdi). Jani’nin dediği gibi: “Çok gürültülü ve agresif Trump eleştirmenleri, muhafazakarların ona sempati duymasına büyük katkı sağladı.”

Bu yüzden Seçim Günü’nden önceki son köşemde, bu seçim için neden bu kadar heyecanlandığımı elimden geldiğince saygılı bir şekilde açıklamama izin verin.

Trump’ın kendisine güvenen arkadaşlarımı kandıran bir şarlatan olduğuna inanıyorum. Trump’ın kız kardeşi, onun “ilkeleri olmayan” bir yalancı olduğunu söylerken, özel kalem eski müdürü John Kelly ise kendisinden tanıdığı “en dengesiz kişi” olarak bahsetti.

Yani eğer kızgınsam, bunun nedeni arkadaşlarımı sömürdüğünü ve ardından politikalarıyla onlara ihanet ettiğini hissettiğim içindir.

225.000’den fazla Amerikalının Covid-19’dan ölümüne başkanlık eden ve hala onunla savaşacak bir stratejisi olmayan bir başkan nasıl “yaşam yanlısı” olarak adlandırılabilir? Bununla birlikte Trump arkadaşlarımın sağlık sigortalarını da ellerinden almak için çalışıyor: Şimdiden sağlık sigortası olan Amerikalıların sayısı Trump göreve geldiğinden beri 5,2 milyon düştü ve seçimden hemen sonra “Hesaplı Sağlık Hizmetleri Yasası’nı” da tamamen kaldırmayı planlıyor.

Ülkeleri güçlü kılan şeyin, toplumun işlemesini sağlayan ilişki, inanç, güven, dürüstlük ve kimlik örgüsü olan “sosyal sermaye” olduğu fikrine inanan biriyim. Trump bu sosyal dokuyu aldı ve tamamen çözecek şekilde hareket etti.

Kabul edilen gerçekler yerine yalan ve temelsiz suçlamaları tercih etti, QAnon’u ve hatta Obama’nın Usame Bin Ladin yerine Seal Team 6’yı öldürdüğü komplo teorisini destekledi. Hem destekçilerinde hem de muhaliflerde nefreti büyütüp halk arasında çatışmayı teşvik etti.

Şimdi anaokulu öğretmenlerinin neden bazen sınıfı bozan ve onu işlevsiz bırakan gürültücü bir kabadayıyı uzaklaştırmak istediklerini anlıyorum. Trump’ın demokrasimize yaptığı budur.

Kariyerimin çoğunda Afganistan’dan Kuzey Kore’ye, Çin’den İran’a ulusal güvenlik hakkında yazdım. Ancak büyük milletler dışarıdan yenilgiye uğramaktan çok içeriden çürürler ve Trump bu ülkede uzun süredir devam eden bölünmeleri ve zayıflıkları daha da kötüleştiriyor.

Dolayısıyla, “Trump Bozukluğu Sendromu” ndan muzdarip olduğumu düşünenlere – saygıyla, ama aynı zamanda aciliyetle – açıklamama izin verin, Trump’ı sadece bir sahtekar değil, aynı zamanda bir tehdit olarak görüyorum. Amerika Birleşik Devletleri’ni daha çalkantılı ve bölünmüş bir ulus olarak bırakıp kendisi ile savaşa yakın bir ülke haline getirdi.

Bugün Amerika’nın ulusal güvenliğine yönelik en büyük tehdit, Kaide teröristleri, Rus siber saldırıları veya Çin füzeleri değil, gördüğüm kadarıyla, Trump’ın yeniden seçilmesidir.

Bu, arkadaşlarla yapılan konuşmaların tuhaflaştığı zamandır. Trump’ın arkadaşlarımı aldattığını düşünebilirim ve onlar da benim sol propaganda tarafından manipüle edildiğimi düşünebilirler, ancak hepimizin bir ajandası var ve her birimiz diğerinin bu ajandayı hepimizin sevdiği bu ülkeyi tehlikeye atmak için kullandığını düşünüyoruz.

Pek çoğunun fikrini değiştireceğimden şüpheliyim. Ancak yapabileceğim tek şey, kararsız seçmenlere iyi niyetle ulaşmak.

Bu bazen işe yarıyor. Kendini adamış bir Hıristiyan olan Jani, demokratlar ve kürtaj konusunda endişeleniyor. Ancak bu kez Biden’a oy verecek çünkü Trump’ın göçmenlere, siyah yaşamlar önemlidir hareketine ve sağlık hizmetlerine yönelik politikaları karşısında dehşete düşmüş durumda ve çünkü “Tanrı baskıyı, adaleti ve sessiz olanları önemsiyor.”

Ulusumuz da umuyorum ki Jani gibi hareket eder.

Yazar: Nicholas Kristof / NYTİMES

Çeviri: Alpaslan Tavşancı

Bir Cevap Yazın

SON YAZILAR