Perşembe, Mart 28, 2024
spot_img

Kuran’da Kadın (2) – “Huriler Çadır mı kurmuş Cennetin Ayağına?”

Şimdilerde fark ettim bir Edremit türküsünde geçen şu sözleri:

Edremit’in bağına duman çökmüş dağına

Huriler çadır kurmuş cennetin ayağına

Şaşıracaksınız belik ama Kur’an’da kadının cennetteki konumunu çok iyi anlatmış bu türkünün söz yazarı.

Kur’an’da ve hadislerde dünyadaki yaşamın geçici olduğu; gerçek huzurlu ve mutlu yaşamın ahirette olacağı, bu yüzden iyi bir Müslümanın kendisini ahirete hazırlayacak salih ameller (eylemler) yapması gerektiği vurgulanır. Bu dünya geçicidir, bu dünya yalandır, bu dünyadaki nimetler aldatıcıdır; asıl görkemli, keyifli, huzurlu ve ebedi yaşam cennette olacaktır.  Her Müslüman bazı günahlar işlemiş olsa bile onların cezasını ödedikten sonra cennete girecektir, kadınlar dahil. Cennet, Kuran’daki ütopyadır; cehennem de distopya.

İşte cennetin Kurandaki ütopik betimlemesi:

40. Beni ilâh tanıyan, candan Müslüman olarak bana bağlanan hâlis kullarım, samimi kullarım ceza görmeyecek. 41. İşte onlara görünüşü, tadı, kokusu belirlenmiş dillere destan rızıklar var.42. Meyvalar toplanacak. Kendilerine ikram edilecek.43. Nimetlerle dolu Cennetlerde ikram edilecek.

44. Karşılıklı tahtlar üzerinde otururlarken(bunlar) ikram edilecek.45. Önlerinde meşrubat pınarlarından, ırmaklarından doldurulmuş kadehler dolaştırılacak.46. Bembeyaz, içenlere lezzet veren, dolu kadehler dolaştırılacak.47. Orada hiçbir keder, sıkıntı, zarar, baş ağrısı, aklı giderme, mide sancısı söz konusu değildir. İçtiklerinden sarhoş da olmazlar. 48. Yanlarında süzgün bakışlı, alımlı, hasretlik çekmiş gibi gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş, çılgınca seven, iri gözlü güzeller var.49. Onlar gün yüzü görmemiş, el sürülmemiş yumurta gibi bembeyazdır. Kuran, Saffat Suresi, Ahmet Tekin Meali

Ahmet Tekin özgün Arapça metne bağlı kalma gereği duymamış; bir yığın ekleme ve düzeltmeyle çevirmiş.  Metne daha bağlı çeviri şöyle:

40.Allah’ın içtenliğe erdirilmiş temiz kulları başkadır. 41. Onlar için belirlenmiş bir rızık vardır. 42. Çeşit çeşit meyveler vardır. İkramla karşılanan kişilerdir onlar. 43. Nimetlerle dolu cennetlerdedirler. 44. Karşılıklı koltuklar üzerindedirler. 45. Kaynaktan doldurulmuş kadehler dolandırılır çevrelerinde. 46. Bembeyaz, içenlere lezzet sunan kadehler. 47. Sersemletme/baş ağrısı yok onda. Sarhoş da olmazlar ondan. 48. Yanlarında, gözlerini onlara dikmiş, iri gözlü dilberler vardır. 49. Korunmuş yumurtalar gibidir onlar. Saffat Suresi, Yaşar Nuri Öztürk meali

Her ne kadar eklemeli, düzeltmeli olsa da Ahmet Tekin’in çevirisi oldukça canlı, oldukça iştah kabartıcı bir tablo değil mi?  Ama bu tabloya baktığımızda cennet sanki sadece erkekler içindir. Kadınlar adeta erkeklere yapılacak izzet ve ikramın bir parçasıdır. Aynı kanı Y. Nuri Öztürk’ün çevirisinde de oluşur. Ayetlerde geçen  “kocalarından başkasına bakmayan” ve “saklanmış yumurta gibi “ ifadelerin tamamen erkekleri ödüllendirmeye yönelik ikramlar olduğunu söyleyebiliriz. Yani bu surenin bu ayetlerindeki cennet tablosunda kadınlar, erkeklere yönelik birer ikram unsurudur. Kadınlar, cennet nimetlerinden yararlanmaktan daha çok erkeklerin mutluluğunu artırmak için oradadırlar sanki.

Kuran’daki Cennet genellikle dünya yaşamının zevkleriyle imgeselleştirilerek betimlenir. En çok kullanılan ve en önemli betimleme kalıbı “altından ırmaklar akan cennetler”dir. Burada özellikle müminlerin (erkek inanalar) çok değişik, zaman zaman dikkat çekici, zaman zaman şaşırtıcı, özendirici ödüllerle sonsuza kadar yaşayacakları belirtilir. Tabii “müminler” sözü önemli. Çünkü bilindiği gibi Arapça, erilik -dişillik ayrımının (müzekker-müennes) çok net olduğu bir dildir. Özellikle ahkam (hükümler) içeren ayetlerde bu ayrım açıktır. Birçok ayette “vel müminune vel mümnatı” ,”vel müslimune vel müslimatı” gibi ifadeler yan yanadır. Yani “erkek Müslümanlar ve kadın Müslümanlar”,” erkek müminler ve kadın müminler” … Mushafta birçok yerde net olarak gördüğümüz bu ifadeler Tevbe suresinin 72. ayetinde erkek ve kadın müminlere cennet vaat edilirken de kullanılmıştır. Ama nedense cennetteki sonsuz nimetlerle donanmış yaşam anlatılırken böyle bir ayrım yapılmaz. Bazen çok canlı tablolar halinde verilen cennet yaşamında hep erkeklerin gözlerini, gönüllerini okşayacak sahneler vardır. Ne yazık ki bu sahnelerde kadına vaat edilen hiçbir sonsuz güzellik yoktur. Çünkü Mushaf’taki cennet yaşamında kadınlara, sadece erkeklerin cennete ilgi ve özlemini çoğaltmak için yer verilmiş gibidir. Bu iddiamızı somutlaştırmak için yukarıda Saffat suresinden yaptığımız alıntı yeterli olabilir; ama biz bir başka sureden de Kur’an ütopyasındaki cenneti vereceğiz:

“10. Hayır işlerinde önde olanlar, mükâfat almada önde olanlar. 11. İşte bunlar, gözde olanlardır. 12. Nimetlerle dolu Cennetlerdedirler. 13. Önceki ümmetlerin bazılarından çok. 14. Sonraki ümmetlerin bazılarından az. 15. Mücevherât ile işlenmiş tahtlar üzerindedirler. 16. Karşılıklı koltuklara oturup yaslanırlar. 17. Huzurlarında, ebedî yurdun ebedî genç hizmetkârları dolaşır. 18. Maîn çeşmesinden, meşrubat pınarlarından, ırmaklarından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle dolaşırlar.

19. İçtikçe lezzetleri eksilmez, toplumları perişan edilmez, başları ağrımaz, sarhoş olmazlar, akıllarına zarar gelmez, içtikleri de tükenmez. 20. Hizmetkârlar, Cennet ehlinin beğendikleri meyvalarla dolaşırlar. 21. Onların canlarının çektiği kuş etleriyle dolaşırlar. 22. İri, güzel gözlü hûriler vardır. 23. Gün yüzü görmemiş saklı inciler misalidirler. 24. Bunlar Cennet ehlinin işledikleri devamlı, bilinçli amellerin mükâfatıdır. 25. Orada, bâtıl, yalan, taahhüde sadakatsizlik, boş, manasız, çirkin söz ve birbirlerine günah işletecek davet işitmezler.

26. Söylenen yalnızca: “Selâm size, selâmette olun, selâmete erdiniz.”

“Selâm size, selâmette olun selâmete erdiniz”dir.

27. Sağduyulu hareket ederek Allah’ın kitabına iman edip hayata geçirenler, birbirlerine, sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye edenler, güçlü hale gelenler, hayırlı sonuca kavuşanlar! Ne mutlu, sağduyulu hareket edip hayırlı sonuca kavuşanlara! 28. Dikenleri kesilmiş sidre ağaçları-dalbastı kirazlar arasındadırlar. 29. Akasyalar, muz bahçeleri içindedirler. 30. Uzun, koyu gölgelerdedirler. 31. Çağlayan suların kenarındadırlar.

32. Bol meyvalar arasındadırlar. 33. Kesmeye ihtiyaç olmayan, tükenmeyen, alınmasına engel olunmayan meyvalar arasındadırlar.34. Hasletleri yükseltilmiş, ahlâklı, asâletli, eşsiz güzellikte, albenisine söz söylenmeyen eşlerinin arasındadırlar. 35. Gerçekte biz, kadınları yepyeni bir yaratılışta, bambaşka bir güzellikte yarattık. 36. Hepsini bâkire kızlar haline getirdik. 37. Güzel, cilveli, nazlı, edalı, cıvıl cıvıl edebî konuşan, yaşları aynı, eşlerini çılgınca seven kadınlar haline getirdik”. Vakıa Suresi, Ahmet Tekin Meali

Bu da özgün metne sadık, süslemesiz bir mealden:

10. Yarışıp öne geçenler de öne geçmiş öncülerdir. 11. İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır. 12. Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde 13. Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden. 14. Birazı da sonrakilerden. 15. ‘Özenle işlenmiş mücevher’ tahtlar üzerindedirler. 16. Karşılıklı yaslanmışlardır. 17. Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır. 18. Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler 19. Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar ne de kendilerinden geçip akılları çelinir. 20. Arzulayıp-seçecekleri meyveler, 21. Canlarının çektiği kuş eti.

22. Ve iri gözlü huriler, 23. Sanki saklı inciler gibi; 24. Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur); 25. Orada, ne ‘saçma ve boş bir söz’ işitirler, ne günaha sokma.

26. Yalnızca bir söz (işitirler:) ‘Selam, selam.

27. ‘Ashab-ı Yemin’, ne (kutludur o) ‘Ashab-ı Yemin.28. Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları),29. Üst üste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları 30. Yayılıp-uzanmış gölgeler.31. Durmaksızın akan su(lar) 32. Ve (daha) birçok meyveler arasında 33. Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).34. Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler).

35. Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. 36. Onları hep bakireler olarak kıldık, 37. Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt.” Vakıa Suresi, Ali Bulaç Meali

Vakıa suresine anlatılan bu cennet manzarası Saffat suresindeki kadar çekici, özendirici unsurlarla dolu başka bir cennet manzarası. Ama yine erkekler için. Öylesine erkekler için ki açık açık “biz, ceylan gözlüleri, defterleri sağdan verilenler için yeniden yaratmışızdır.” deniliyor. “Ashabulyemin” denilen erkeklere verilmek üzere yaratılmış bu ceylan gözlüler, üstelik kaç yaşında ölmüş olurlarsa olsunlar bakirleştirilmişler, hep aynı yaşta bırakılmışlar ve kocalarına sevgiyle tutkunlar. Ya kocaları….?

Evet, cennete kadınlar hep çok genç yaşlarda hep bakire ve hep kocalarına düşkün olarak var olacaklardır. Niye…? Çünkü erkekler için en çekici kadınlar bu nitelikte olan kadınlardır. Demek ki kadın cennette erkeklere ikram için vardır. Tıpkı bitip tükenmeyen meyveler, sarhoş etmeyen; ama zevk veren içkiler gibi. Oysa Tevbe suresinin 72. ayetinde  “müminin ve müminatin” denilerek altından ırmaklar akan cennetin hem kadınlar hem de erkekler için olduğu açıkça belirtilmiştir:

Allah, inanan erkek ve kadınlara, kıyılarından ırmaklar akan cennetler, içlerinde tertemiz zevk ve sefalar edilecek olan ebedi Adn cennetlerinde bulunan meskenler vadetmiştir. Allah’ın razılığıysa daha da büyüktür. İşte budur en büyük kurtuluş ve murada eriş.” Abdülbaki Gölpınarlı Meali

Evet, bu ayette kadınlara da cennet vaat edilmektedir; ama alıntıladığımız ayetlerde de görüldüğü gibi kadınlara özgü zevklerden, güzelliklerden yararlanmaktan daha çok erkeklere, erkeklerin cennet keyiflerine tamamlayıcı bir unsur olarak. Yani kadınlar bedenen cennette olacaktılar; âmâ kendi bedensel ve ruhsal zevklerini kendi isteklerince yaşayamayacaklardır. Çünkü bütün bu zevkler açıkça erkeklere vaat edilmektedir

Mushafta kadının cennetteki yaşamında doğrudan kadınlar yönelik sayılabilecek bir tek ödül Vakıa suresi 35-36.ayetlerde belirtildiği gibi onların gençleştirilmesi, bakire kılınmasıdır. Ayette özellikle bakire kılınması sözünün, kadından daha çok erkekleri ilgilendirdiğini düşünürsek bunun da çok özendirici olmayacağı açıktır. Zaten kadınların gençleştirilip bakire kılınması da ayette belirtildiği gibi  “Ashabı yemin ( sağın adamları yani iyi kullar)” erkekleri içindir.

Vakıa 17.ayette “Yatûfu ‘aleyhim vildânun muḣalledûn(e), ölümsüzleştirilmiş, gençler/genç erkekler “tamlaması vardır. Ama bu genç erkekler, kadınlara hizmet için orada değillerdir. Hem bu ayette geçen “vildan” hem de Tur suresi 24.ayetinde “ve yetufufuna aleyhim gilmanün, onların etrafında dolanan gençler“ sözünde geçen Gilman sözcükleri bazı kaynaklarda kadınlara hizmet eden genç erkekler olarak yorumlansa da bu açık değildir. Gilman da vildan da huriler kadar çok ve etkileyici biçimde yer almaz Kur’an’da.

Denilebilir ki “Huriler Çadır Kurmuş Cennetin kıyısına” ama cennetin keyfini daha çok Müslüman erkekler çıkaracak. Kaç huriyle mi? 70 falan denilse de o ayrıntılar ve çok daha ilginç başka ayrıntılar hadislerde…

Bir Cevap Yazın

SON YAZILAR